Bir zamanlar, yemyeşil tepelerle çevrili, masmavi bir gölün kıyısında şirin bir krallık varmış. Bu krallığın güzel prensesi, Sümeyye adında, neşeli ve iyiliksever bir kızmış. Sümeyye, her gün bahçesindeki çiçeklerle oynar, kuşlara ekmek kırıntıları atar ve yaşlılarla sohbet edermiş. Kalbi sevgiyle doluymuş, hep herkese yardım etmek istermiş. Bir gün, krallığın bilge yaşlısı, Sümeyye'ye gizli bir bahçe ve bu bahçedeki sihirli bir elma ağacından bahsetmiş. Bu ağaç, her kimin kalbi safsa ona en güzel ve lezzetli elmaları veriyormuş. Ama bu ağaç, aynı zamanda kötülüğün de aynasıymış. Kötü niyetli olanlara ise, acı ve zehirli meyveler veriyormuş. Yaşlı, Sümeyye'ye, 'Sevgili prensesim, bu ağaç senin kalbinin bir sınavıdır. İyi niyetin ve saf kalbin, senin için en güzel ödülleri getirecektir.' demiş. Sümeyye heyecanla bu gizli bahçeyi bulmaya karar vermiş. Uzun ve dar bir patikadan geçerek, gizli bahçenin girişine ulaşmış. Bahçenin içinde, görmüş olduğu en güzel elma ağacı duruyormuş. Ağacın dalları, iri ve kırmızı elmalarla doluymuş. Ama bazı dallarında, küçük ve çürük, siyah elmalar da asılıymış. Sümeyye, öncelikle en güzel ve parlak olan bir elmayı almak istemiş, ama yaşlı bilgenin sözlerini hatırlamış. Sümeyye, dikkatlice ağaca yaklaşmış. Ağacın dallarını inceleyerek, hangi elmaların güzel ve hangi elmaların çürük olduğunu anlamaya çalışmış. Kalbinin sesini dinlemiş ve sadece güzel, parlak ve olgun elmaları almış. Birkaç elmayı alıp, sarayın mutfağına geri dönmüş. Saray aşçısı, elmaları görünce hayrete düşmüş. 'Prensesim, bu elmaların tadı, daha önce hiç tattığım hiçbir şeye benzemiyor. Tadları inanılmaz derecede tatlı ve ferahlatıcı!' demiş. Sümeyye, bu elmaları saray halkıyla paylaşmış ve herkes bu lezzetli elmalardan tatmış. Herkes, Sümeyye'nin kalbinin saflığından dolayı bu müthiş elmalara layık olduklarını anlamış. Bir gün, krallığa kötü niyetli bir büyücü gelmiş. Büyücü, krallığı ele geçirmek ve tüm halkı köleleştirmek istiyormuş. Büyücü, Sümeyye'nin sihirli elma ağacını duymuş ve onu ele geçirmeye karar vermiş. Gizli bahçeye girmeye çalışmış ama ağaç ona acı ve zehirli meyveler sunmuş. Büyücü, bu acı meyveleri yemek zorunda kalmış ve ağzı yanmış, bedeni titremeye başlamış. Acıdan kıvranırken, kraliyet muhafızları onu yakalamışlar ve krallıktan uzaklaştırmışlar. Sümeyye, sihirli elma ağacıyla yaptığı bu deneyimden çok şey öğrenmiş. Kalbinin güzelliğinin, her zaman doğru yolu gösterdiğini anlamış. Bundan sonra da her zaman iyi niyetli, merhametli ve yardımsever olmaya devam etmiş. Prenses Sümeyye, iyiliğin ve kötülüğün, kalbin saflığıyla anlaşılabileceğini tüm krallığa göstermiş. İyi bir insan olmanın, her zaman en güzel ödülleri getirdiğini kanıtlamış. Sümeyye'nin hikayesi, nesiller boyunca krallıkta anlatılmış ve 'İyi Kalbin Gücü' olarak bilinmiş. Her çocuk, Sümeyye'nin hikayesinden, iyi insan olmanın önemini öğrenmiş. Ve hep, kendi kalplerinin sesini dinlemeyi, iyiliğin ve güzelliğin peşinden koşmayı öğrenmişler. Prenses Sümeyye’nin hikayesi, birçok çocuk ve yetişkine, iyi insan olmanın yolunu gösteren, güzel ve öğretici bir masaldır. Unutmayın, kalbinizin sesini dinleyin ve her zaman iyiliği seçin!