Ilgaz, küçük bir köyde yaşayan, neşeli ve meraklı bir çocuktu. Sahip olduğu en değerli şey, büyükbabasından miras kalan, eski ve yırtık bir haritaydı. Harita, eski, yıpranmış bir deri parçasıydı ve üzerinde tuhaf işaretler, çizgiler ve bilinmeyen diyarları andıran resimler vardı. Büyükbabası, ‘Bu harita, Ilgaz’ım, seni hayallerinin ötesine taşıyacak,’ demişti ölmeden önce. Ilgaz, haritayı her incelediğinde heyecanlanırdı. Çizgileri takip eder, resimleri yorumlar ve haritanın gizemini çözmeye çalışırdı. Bir gün, haritanın köşesinde küçük, neredeyse görünmez bir yazı fark etti. Yazıyı büyüteçle inceleyince ‘Gökkuşağı Şelalesi’ yazdığını gördü. Büyükbabasının bahsettiği ‘hayallerinin ötesine’ burası mıydı acaba? Ilgaz, cesaretini toplayarak macerasına atılmaya karar verdi. Çantasına birkaç elma, bir şişe su ve elbette büyüteci alarak köyden ayrıldı. Yolculuğu, yemyeşil ormanlardan, sarp kayalık tepelerden ve gurgurlayan derelerden geçti. Yolda, neşeli şarkılar söyleyen kuşlar, kocaman kelebekler ve garip sesler çıkaran böceklerle karşılaştı. Her yeni karşılaşma, Ilgaz’ın heyecanını daha da artırıyordu. Bir akşam, karanlık çökerken, bir mağaranın girişinde dinlenmek için mola verdi. Mağaranın içinde, şirin mi şirin bir tilki yavrusu gördü. Tilki yavrusu, korkmuş bir halde Ilgaz'a bakıyordu. Ilgaz, ‘Korkma küçük dostum,’ dedi, ‘Sana zarar vermeyeceğim.’ Tilki yavrusu, Ilgaz’ın eline yaklaştı ve minik bir tüy parçası bırakarak hızlıca uzaklaştı. Ilgaz, bu tüyün Gökkuşağı Şelalesi'ne giden yolu aydınlatacağına inanıyordu. Ertesi gün, yolculuğuna devam etti. Tüy, Ilgaz'ı yol boyunca yönlendirdi. Yol boyunca, eski bir kalenin yıkıntılarını, gizemli bir ormanın derinliklerini ve bir büyücü köyünü geçti. Büyücü köyünde, yaşlı bir büyücü Ilgaz’a yardım etmek istedi. ‘Bu tüy, çok özel bir tüy,’ dedi büyücü, ‘Sana sadece yolu göstermekle kalmayacak, aynı zamanda zor anlarında sana güç verecektir.’ Sonunda, Gökkuşağı Şelalesi’ne vardı. Şelale, gökkuşağı renklerinde parıldıyordu ve suyun sesi, bir müziği andırıyordu. Şelalenin yanında, büyük bir ağaçta, küçük bir sandık buldu. Sandığı açtığında, içinde büyükbabasının yazdığı bir mektup ve birkaç altın sikke vardı. Mektupta, büyükbabasının, Ilgaz’a cesaret, merak ve dostluğun önemini anlatıyordu. Altın sikke ise Ilgaz’ın köyüne yeni bir kütüphane yaptırmak için kullanılacaktı. Ilgaz, Gökkuşağı Şelalesi’nden mutluluk ve gururla döndü. Yolculuğu boyunca edindiği dostluklar, karşılaştığı zorluklar ve öğrendiği dersler, onun için paha biçilmezdi. Köyüne döndüğünde, büyükbabasının hatırasını yaşatmak için hemen kütüphane inşaatına başladı. Ilgaz'ın macerası, köyde uzun yıllar anlatıldı ve çocuklara, cesaretin, merakın ve dostluğun hayatın en güzel hazineleri olduğunu öğretti. Ilgaz, büyükbabasının miras bıraktığı haritanın sadece bir harita değil, aynı zamanda bir yaşam dersi olduğunu anladı. Yolculuğu sırasında, Ilgaz, diğer çocuklarla da karşılaştı. Bir grup çocuk, kayıp bir kedisini arıyordu. Ilgaz, haritadaki işaretlerden faydalanarak kediyi bulmalarına yardım etti. Başka bir grup çocuk ise, ormanın derinliklerinde kaybolmuştu. Ilgaz, onları güvenli bir şekilde köylerine geri götürdü. Bu arkadaşlıklar, Ilgaz'ın yolculuğunu daha da anlamlı kıldı. Ilgaz, macera dolu yolculuğunun ardından, dostluğun, cesaretin ve merakın her zaman yanında olacağını anladı. Ve bu anlayış, onun gelecekteki tüm maceralara hazır olmasını sağladı. Ilgaz'ın hikayesi, çocuklara cesur olmayı, arkadaşlarına yardım etmeyi ve her zaman öğrenmeye açık olmayı öğretti. Bu hikayenin sonu, mutlu sonlarla dolu bir geleceğin başlangıcıydı.