Çok uzaklarda, yüksek dağların eteğinde, küçük bir köy vardı. Bu köyde, anne ve babasıyla birlikte yaşayan Göktürk adında çok sevimli, ama biraz da yaramaz bir çocuk yaşarmış. Göktürk, oyun oynamayı, keşfetmeyi çok severmiş, ama bazen de annesinin ve babasının sözünü dinlemeyi unutur, yaramazlık yaparmış. Bir akşam, anne ve babası Göktürk'e 'Bugün erken yatmalısın, yarın önemli bir gün' demişler. Göktürk, 'Tamam anne, baba' demiş ama içinden 'Daha çok oynamak istiyorum' diye düşünmüş. Annesi ve babası uykuya dalınca, Göktürk yataktan gizlice kalkmış. Odasının penceresinden yıldızları izlemeye başlamış. Yıldızlar o kadar güzel ve büyüleyiciymiş ki, Göktürk tamamen büyülenmiş gibiydi. Birdenbire, yıldızlardan biri parıldayarak yere düşmüş gibi görünmüş. Göktürk merakla yıldızın düştüğü yere doğru koşmuş. Orada, küçük ve parlak bir taş bulmuş. Taş, sanki parıldayarak konuşuyormuş gibiydi. 'Ben, Yıldız Tozu'yum. Seni iyi kalpli bir çocuk olarak gördüm ve sana bir hediye getirdim' demiş. Yıldız Tozu, Göktürk'e küçük bir kutu vermiş. Kutunun içinde, rengarenk boncuklar, minik oyuncaklar ve bir de sihirli fener varmış. 'Bu fener, sana her zaman doğru yolu gösterecek' demiş Yıldız Tozu. Göktürk çok sevinmiş ve Yıldız Tozu'na teşekkür etmiş. Göktürk, kutuyu ve feneri alarak odasına dönmüş. Annesi ve babası uyanmışlar ve Göktürk'ün yataktan çıktığını anlamışlar. Göktürk, onlara olanları anlattığında, önce biraz kızmışlar, ama sonra Göktürk'ün yaptığı yaramazlık için değil, yaşadığı macera için mutlu olmuşlar. Göktürk, yaşadıklarını anlattıkça gözlerindeki heyecanı görmüşler ve onu ne kadar çok sevdiklerini tekrar tekrar söylemişler. Ertesi gün, Göktürk'ün ailesi onu çok özel bir yere götürmüş; büyük bir bahçeye. Göktürk, bahçedeki güzel çiçekleri, kelebekleri, kuşları izlemiş ve çok mutlu olmuş. Annesi ve babası ona, doğanın güzelliklerini sevmesini, doğaya saygı duymasını ve her zaman doğruyu yapmasını öğretmişler. Göktürk, o günden sonra annesinin ve babasının sözünü daha çok dinlemeye, yaramazlık yapmamaya ve her zaman akıllı ve uslu olmaya çalışmış. Günler haftalara, haftalar aylara dönüşmüş. Göktürk, her akşam yıldızları izlermiş ve Yıldız Tozu'nun hediyesini hatırlarmış. Sihirli fener, her zaman ona doğru yolu gösterirmiş, hem de hayattaki doğru yolu bulmasına yardımcı olurmuş. Göktürk, akıllı ve uslu bir çocuk olarak büyümüş, ailesini çok severmiş ve onlara her zaman saygı gösterirmiş. Ailesi de onu çok sever, her zaman desteklermiş. Göktürk'ün hikayesi, tüm çocuklara annesinin ve babasının sözünü dinlemenin, yaramazlık yapmamanın ve akıllı uslu olmanın ne kadar önemli olduğunu gösterir. Çünkü bu sayede, hayatta daha mutlu ve başarılı olurlar. Göktürk'ün ailesi ile geçirdiği günler, her zaman sevgi, mutluluk ve birliktelikle doluymuş. Göktürk, yıldızlı gecelerde, Yıldız Tozu'nun anısını her zaman hatırlar, öğrendiği dersleri hiç unutmaz ve her zaman ailesini ve arkadaşlarını severmiş. Bu da onu her zaman mutlu edermiş.