Güneş tepede, kuşlar cıvıldaşıyordu. Gamze, küçük bir kızdı, kalbi iyilikle doluydu. Köyün kenarında yaşayan Gamze, her gün büyükannesine yardım ediyordu. Büyükannesi hasta olduğu için Gamze, ona çorba yapıyor, odalarını temizliyor ve öyküler anlatıyordu. Bir gün, Gamze ormana meyve toplamaya gitti. Ormanın derinliklerinde, garip bir ses duydu. 'Yardım edin! Yardım edin!' diye bağıran bir sesti bu. Gamze sesin geldiği yere doğru koştu. Bir derenin kenarında, küçük bir tilki yavrusu çalılar arasında sıkışmıştı. Küçük tilki yavrusu, derenin hızlı akan sularına düşmek üzereydi. Gamze hiç düşünmeden, çalılıkların arasına girdi ve küçük tilki yavrusunu nazikçe kurtardı. 'Aman Tanrım, çok teşekkür ederim!' dedi küçük tilki yavrusu titreyen sesiyle. 'Beni kurtardığın için çok mutluyum'. Gamze, 'Önemli değil, küçük dostum' dedi. 'Herkesin yardım almaya ihtiyacı olabilir.' Gamze, küçük tilki yavrusunu kucağına alarak eve götürdü. Büyükannesinin yardımını alarak, tilki yavrusunun küçük yaralarını temizlediler ve ona sıcak süt içirdiler. Tilki yavrusu, Gamze'nin ne kadar nazik ve yardımsever olduğunu anladı ve onunla arkadaş olmak istediğini söyledi. Tilki yavrusu iyileştikten sonra, Gamze'ye ormanın gizli bir yerini gösterdi. Bu yer, olağanüstü güzellikte bir gökkuşağı köprüsüydü. Köprü, iki dağ arasında uzanıyor, renkleriyle göz kamaştırıyordu. 'Bu köprü, sadece yardımsever kalplere görünür' dedi tilki yavrusu. 'İyilik yapan herkes bu köprüden geçebilir'. Gamze, bu sihirli köprüden geçerek, yeni arkadaşları olan tilki yavrusuyla birlikte ormanın derinliklerini keşfetti. Ormanın gizli köşelerinde, daha önce hiç görmediği çiçekler ve ağaçlar vardı. Gamze, doğanın güzelliğine hayran kaldı ve kalbindeki iyiliğin gücünü hissetti. Günler geçtikçe, Gamze’nin iyiliği tüm köye yayıldı. Köy halkı, Gamze’nin her zaman yardımsever ve nazik olduğunu anlatıyordu. Bir gün, korkunç bir fırtına köyü vurdu. Nehir taşmıştı ve köyün bir kısmı sel altında kalmıştı. Herkes korkmuş ve çaresizdi. Gamze, hiç korkmadan, sel sularına atlayarak komşularını kurtarmaya başladı. Küçük çocukları güvenli bir yere taşıdı, yaşlıları evlerinden çıkardı. Gamze’nin cesareti, diğer köy halkını da cesaretlendirdi. Herkes birlikte çalışarak, herkesi güvenli bir yere taşımayı başardı. Fırtına dindiğinde, köy halkı Gamze’nin kahramanlığını kutladı. Gamze, herkesin hayatını kurtardığı için çok mutluydu. Büyük bir şölen düzenlendi. Gamze'nin iyiliği, herkesin kalbine dokunmuştu. Gamze, o günden sonra daha çok iyilik yapmaya karar verdi. Çünkü biliyordu ki iyilik yapmak, sadece başkalarına yardım etmekle kalmaz, aynı zamanda kendi kalbini de mutlu eder. O, gökkuşağı köprüsünün, iyilikseverliğin bir sembolü olduğunu, ve bu köprüden her zaman geçebileceğini anladı. Ve o, her zaman diğerlerine yardım etmeye devam etti, çünkü iyiliğin en büyük ödülün kendisi olduğuna inanıyordu. Gamze'nin hikayesi, herkesin kalbine iyiliğin tohumlarını ekti ve köy, iyilik ve yardımlaşma dolu bir yer olarak kaldı. Gamze, her zaman hatırlandı ve iyiliğin bir örneği olarak nesiller boyu anlatıldı. Herkes, Gamze gibi, her zaman iyilik yapmanın ve yardım etmenin önemini öğrendi. Büyükannesi Gamze'ye 'Sevgili torunum, yaptığın iyilikler asla unutulmayacak. Senin gibi yardımsever bir kalbin olması beni çok mutlu ediyor' dedi. Gamze ise 'Büyükanne, iyilik yapmak bana da mutluluk veriyor. Her zaman ihtiyacı olanlara yardım etmeye devam edeceğim' diye yanıtladı. Ve Gamze'nin hikayesi, iyiliğin gücünü ve önemini hatırlatan bir masal olarak günümüze kadar geldi. Eğer sizde birine yardım ederseniz, sizin içinde gökkuşağı köprüsü belirecektir ve sizin de gönlünüz her zaman mutlulukla dolacak, bu yüzden hep iyilik yapmaya çalışın. Gamze’nin hikayesi, Prenses Elara’nın hikayesine de ilham verdi. Prenses Elara, Gamze’nin cesaretini ve iyiliğini duyduktan sonra, kendi krallığında yardımseverliğin yayılması için bir kampanya başlattı. Prenses Elara, Gamze’nin hikayesini tüm krallığa anlattı ve herkesi iyilik yapmaya çağırdı. Prenses Elara ve Gamze, iyiliğin gücünü birlikte yaydılar ve dünyalarını daha güzel bir yer haline getirdiler.