Almila Asel, Mert Ege, Melis Ela ve kuzenleri Mina ile Mirzan, heyecanla bavullarını topluyordu. Fransa'ya, uzun zamandır hayalini kurdukları bir tatile gidiyorlardı! 'Fransa'da neler yapacağız acaba?' diye düşünürken Mert Ege, 'Yeni arkadaşlar edineceğiz!' diye bağırdı. Melis Ela, 'Umarım çok eğlenceli olur!' diye ekledi. Mina ve Mirzan ise, 'Biz her zaman eğlenceli oluruz!' diye birbirlerine gülümsediler. Almila ise sessizce, 'Yeni bir macera bizi bekliyor' diye düşündü. Uçak yolculuğu çok keyifliydi. Pencereden gökyüzünün maviliğine ve bulutların pamuk gibi yumuşaklığına bakıp, Fransa’nın güzellikleri hakkında hayaller kurdular. Paris’e vardıklarında, görevliler onları şık bir otele götürdü. Otelin büyüleyici bahçesinde, güzel kokulu çiçekler ve şirin kuş sesleri vardı. Ertesi gün, şehir turuna çıktılar. Eyfel Kulesi'nin görkemine, Louvre Müzesi'nin ihtişamına ve Şanzelize Bulvarı'nın şıklığını hayran kaldılar. Ancak, en heyecan verici an, şirin bir kafede karşılaştıkları Emily ile tanışmalarıydı. Emily, çok neşeli ve zeki bir kızdı. 'Merhaba!' dedi Emily, 'Benim adım Emily. Sizi burada görmek ne güzel!' Çocuklar da kendilerini tanıttılar. Emily, Fransızca'yı çok iyi konuşuyordu ve onlara şehri gezdirmeyi teklif etti. Birlikte, Seine Nehri'nde tekne turu yaptılar, Notre Dame Katedrali'ni ziyaret ettiler ve lezzetli Fransız pastaları yediler. Günler hızla geçerken, çocuklar Emily ile çok yakın arkadaş oldular. Birlikte oyunlar oynadılar, şarkılar söylediler ve birbirlerine sırlarını paylaştılar. Emily, onlara Fransız kültürünü ve geleneklerini öğretti. Çocuklar da, kendi ülkelerinin hikayelerini anlattılar. Bir gün, kraliyet sarayı yakınlarındaki parkta oyun oynarken, esrarengiz bir olay yaşandı. Parkın ortasında, büyük bir hazine sandığı buldular. Sandığı açtıklarında, içinde eski bir harita ve bir mektup buldular. Harita, sarayın gizli bir geçidine götürüyordu. Mektup ise, kayıp bir prens ve prensesin hikayesini anlatıyordu. Prens ve prenses, yıllar önce kötü bir büyücü tarafından kaçırılmış ve gizli bir yere saklanmıştı. Mektupta, prens ve prensesin sadece cesur ve iyi yürekli çocukların yardımıyla kurtarılabileceği yazıyordu. Çocuklar, bu gizemi çözmeye karar verdiler. Emily'nin yardımıyla, haritadaki ipuçlarını takip ettiler ve sarayın gizli geçidini buldular. Geçit, karanlık ve ürkütücü bir tünelin içinden geçiyordu. Tünelin sonunda, büyük bir mağara vardı. Mağaranın içinde, kayıp prens ve prenses tutsaktı. Kötü büyücü, onları güçlü bir sihirle bağlamıştı. Çocuklar, büyücüyü yenmek için tüm cesaretlerini topladılar. Mina ve Mirzan, hızlı düşünme yetenekleriyle büyücünün tuzaklarını aştılar. Almila Asel ve Mert Ege, güçlü fiziksel yetenekleriyle büyücünün saldırılarını savuşturdular. Melis Ela, zeka ve stratejik düşünme yeteneğiyle büyücüyü alt etmenin yolunu buldu. Emily ise, Fransızca bilgisini kullanarak, büyücünün zayıf noktalarını keşfetti. Çocuklar, birlikte çalışarak, büyücüyü yenmeyi başardılar. Prens ve prenses kurtarıldı. Kraliyet ailesi, çocukların cesaretini ve kahramanlıklarını takdir etti. Emily'nin yardımının, prens ve prensesin kurtarılmasındaki önemini gördüler. Kraliyet ailesi, Emily'yi ve çocukları, Fransa'nın yeni prens ve prensesi ilan etti. Emily, başka bir prenses olduğundan, çocuklar onunla birlikte Fransanın yeni prensleri ve prensesleri oldular. Herkes, çocukların cesaretini kutladı ve onların kahramanlıklarını hikayelerinde anlattı. Bu macera, çocuklara kardeşliğin, arkadaşlığın ve cesaretin önemini öğretti. Kardeşler ve kuzenler, birlikte çalışmanın gücünü keşfettiler ve yeni arkadaşlarıyla birlikte, imkansızı başarmayı öğrendiler. Mutlu sonla biten bu macera, onların hayatlarını sonsuza kadar değiştirdi ve Fransa’da yeni bir altın çağın başlangıcı oldu. Hepsi, 'Birlikte her şeyi başarabiliriz!' diye düşündüler. Ve sonsuza dek mutlu yaşadılar.