Güneş, altın rengi ışınlarını uykuda olan Doruk Ali'nin yüzüne gönderiyordu. Doruk Ali, Özel çocuk kardeşi Rüzgar Ali'nin yanında uyanınca, 'Günaydın Rüzgar Ali!' diye fısıldadı. Rüzgar Ali, gözlerini kırpıştırarak 'Günaydın Doruk Ali!' diye karşılık verdi. Rüzgar Ali, Doruk Ali'den biraz farklıydı. Dünyayı farklı bir şekilde görüyor, duyuyor ve hissediyordu. Ama ikisi de birbirlerini çok seviyor ve her zaman birbirlerine destek oluyordu. Bugün, anneleri onlara 'Bugün büyüleyici bir bahçeye gideceğiz' demişti. Doruk Ali ve Rüzgar Ali, heyecanla bahçeye doğru yola koyuldular. Yolda, anneleri onlara sağlıklı beslenmenin önemini anlattı. 'Çocuklarım, bol bol meyve ve sebze yemelisiniz. Sebzeler vücudunuza güç, meyveler de zindelik kazandırır.' dedi. Doruk Ali, elindeki kırmızı elmayı ısırarak, 'Anladım anne!' dedi. Rüzgar Ali ise, 'Ben de havuçlarımızı yiyeceğim!' diye ekledi. Rüzgar Ali'nin havuçları çok severdi, çünkü tatlı ve rengarenk bulutlara benziyordu onun gözünde. Büyülü bahçe, renk renk çiçeklerle, dans eden kelebeklerle ve şırıltılı bir derenin sesi ile karşıladı onları. Doruk Ali ve Rüzgar Ali, etrafta koşuşturup, çiçeklerin kokusunu içlerine çektiler. Rüzgar Ali, çiçeklerin renklerini 'Mavi bir gökkuşağı gibi' diye tarif etti. Doruk Ali ise, 'Kelebekler, uçan şekerler gibi!' diye haykırdı. Bahçenin ortasında, kocaman bir ağaç duruyordu. Ağacın dallarında, parıldayan meyveler asılıydı. Anneleri, 'Bu meyveler, sadece sağlıklı beslenen çocuklara görünür' dedi. Doruk Ali ve Rüzgar Ali, o güne kadar yedikleri tüm sebze ve meyveleri hatırladılar. Sevinçle ağaca doğru koştular. Her ikisi de birer meyve kopardı. Meyveler, ağızlarında eriyen, tatlı bir lezzetti. Birden, bahçede gizlenmiş bir kapı ortaya çıktı. Kapının üzerinde, 'Sadece iyiliğe inananlar girebilir' yazıyordu. Doruk Ali ve Rüzgar Ali, birbirlerine baktılar. Her ikisi de iyiliğe inanıyordu. Kapı, onların önünde yavaşça açıldı. Arka tarafta büyülü bir dünya vardı. Renkli evler, uçan balinalar ve şelalelerden oluşan bir nehir vardı. Bu büyülü dünyada, çok sayıda farklı hayvan ve yaratık yaşıyordu. Hepsi birbirleriyle dostça geçiniyorlardı. Doruk Ali ve Rüzgar Ali, onlarla oyun oynadı ve yeni arkadaşlar edindi. Rüzgar Ali'nin farklı bakış açısı, diğer yaratıklara yeni bakış açıları kazandırdı. Doruk Ali ise, kendine olan güvenini ve yardımseverliğini onlara gösterdi. Birlikte, büyülü dünyanın sorunlarını çözdüler ve herkese yardım ettiler. Örneğin, bir gün, küçük bir peri kayboldu. Doruk Ali ve Rüzgar Ali, onu bulmak için birlikte çalıştılar. Rüzgar Ali'nin hassas duyuları, periyi bulmalarına yardımcı oldu. Doruk Ali ise, cesaretini kullanarak, periyi tehlikeden kurtardı. Periyi ailesine geri götürdüklerinde, herkes çok sevindi. Günler hızla geçti. Doruk Ali ve Rüzgar Ali, büyülü dünyada çok şey öğrendiler. Öğrendikleri en önemli şey, iyiliğin her zaman kazanacağını ve herkesin birbirine ihtiyaç duyduğunu öğrenmişlerdi. Birbirlerine olan sevgi ve saygıları daha da güçlendi. Kardeşliklerinin önemini her zamankinden daha fazla anlamışlardı. Rüzgar Ali, Doruk Ali'nin ona olan sabrı ve anlayışı sayesinde, dünyaya daha kolay uyum sağlamıştı. Doruk Ali ise, Rüzgar Ali sayesinde, dünyayı farklı bir gözle görmeyi öğrenmişti. Bir gün, anneleri onları almaya geldi. Doruk Ali ve Rüzgar Ali, veda etmek için tüm arkadaşlarına sarıldılar. Büyülü bahçeden ayrılırken, ellerinde yeni bir dostluk ve güzel anılarla geri döndüler. Eve dönerken anneleri, 'Bugün çok güzel bir gün geçirdik. Hep birlikte sağlıklı ve lezzetli bir akşam yemeği yiyeceğiz' dedi. Doruk Ali ve Rüzgar Ali, o gün öğrendikleri her şeyi akıllarına kazıyarak, ailece güzel bir akşam yemeği yediler. O gece, mutlu bir uykuya dalmadan önce, Doruk Ali ve Rüzgar Ali, birbirlerine sıkıca sarıldılar. Biliyorlardı ki, onların kardeşlik bağları, her zaman onları koruyacaktı. Ve iyiliğe inanmanın, her zaman doğru yolu bulmalarına yardımcı olacağını biliyorlardı. Doruk Ali ve Rüzgar Ali'nin hikayesi, iyiliğin, sevginin ve sağlıklı yaşamın önemini hatırlatan güzel bir masaldır. Bu masal, çocuklara, herkesin farklı olduğunu ve herkesin değerli olduğunu öğretir. Ayrıca, birlikte çalışmanın ve birbirine destek olmanın gücünü gösterir. Ve her zaman iyiliğin, kötülüğü yenebileceğini hatırlatır.