Ceren, çok güzel, çok inatçı, çok sevecen ve neşeli bir kızdı. Saçları güneşin altın ışıkları gibi parıldıyor, gözleri ise gökyüzünün mavisini yansıtıyordu. Babası, ünlü bir bahçıvandı ve Ceren, küçük yaştan beri babasının muhteşem bahçesinde zaman geçirmeye bayılırdı. Çiçeklerle konuşur, onların incecik yapraklarını okşar, arıların uçuşunu izlerdi. Ama Ceren'in en büyük tutkusu, ormanın derinliklerindeki gizemli, büyülü bahçeyi bulmaktı. Babası defalarca 'Orası tehlikeli, Cerencim. Gitme!' dese de, Ceren’in inatçı ruhu onu durduramazdı. Bir gün, babası şehir dışına bir iş için gitmişti. Ceren, fırsatı kaçırmak istemedi. Sepeti elinde, küçük bir şişe su ve birkaç kurabiye ile ormanın yoluna koyuldu. Ormanda ilerlerken, rengarenk çiçeklerle dolu bir patika buldu. Patika, sanki onu büyülü bahçeye götürmek için bekliyormuş gibi, yavaşça kıvrılıp gidiyordu. Ceren, yol boyunca gördüğü her çiçeği dikkatle inceliyor, isimlerini hatırlıyor, hatta bazılarıyla 'Merhaba' diyor, 'Bugün ne kadar güzelsin!' diye konuşuyordu. Güzel kokuların arasında yürümek onu büyülemişti. Kırmızı papatyalar 'Günaydın' dercesine başlarını sallıyor, mor menekşeler ise kokularını ona sunuyordu. Patikanın sonunda, inanılmaz derecede güzel bir bahçe vardı. Her yer rengarenk çiçeklerle, narin kelebeklerle, arılarla ve şakıyan kuşlarla doluydu. Bahçenin ortasında, kocaman, eski bir ağaç duruyordu. Ağacın gövdesi, yaşlı bir adamın yüzünü andırıyordu. Ceren, ağaca yaklaştı ve 'Merhaba' dedi. Ağaç, gür bir sesle, 'Hoş geldin, Ceren' diye karşılık verdi. 'Ben bu bahçenin koruyucusuyum. Buraya ancak saf kalpli ve cesur olanlar ulaşabilir.' Koruyucu ağaç, Ceren'e bahçenin gizemini anlattı. Bahçenin her çiçeği, özel bir dile sahipti. Ceren, dikkatle dinliyor, çiçeklerin fısıltılarını anlamaya çalışıyordu. Kırmızı güller 'Sevgi'den, mavi sümbüller 'Umud'tan, sarı ayçiçekleri ise 'Neşe'den bahsediyordu. Ceren, çiçeklerin dillerini öğrenerek, onlarla dost oldu, onlardan sevgi, umut ve neşe öğrendi. Bahçede geçirdiği her an, kalbine mutluluk doluyordu. Bir gün, bahçede yürürken, hasta ve solgun bir çiçeği gördü. Çiçeğin yaprakları dökülmüş, rengi solmuştu. Ceren, hemen ona yardımcı olmak istedi. Bahçenin koruyucusuna durumu anlattı. Koruyucu ağaç, 'Bu çiçeği iyileştirmek için, üç farklı çeşmeden su getirip, üzerine dökmen gerek' dedi. Ceren, üç farklı çeşmeyi buldu; biri pırıl pırıl bir şelale, diğeri sakin bir göl, sonuncusu ise gizli bir derenin sesi. Her çeşmeden birer şişe su alıp, hasta çiçeğe döktü. Çiçek yavaş yavaş canlanmaya, eski güzelliğine kavuşmaya başladı. Ceren, bahçedeki zamanını büyük bir keyifle geçirdi. Ancak bir gün, babasının hastalandığını öğrendi. Çok üzüldü, hemen eve dönmesi gerektiğini anladı. Bahçenin koruyucusu, ona bir kese dolusu çiçek tohumu verdi. 'Bu tohumlar, her zaman kalbinde bu bahçenin güzelliğini taşımanı sağlayacak' dedi. Ceren, 'Teşekkür ederim' diye fısıldadı ve hızlıca eve döndü. Eve vardığında, babası çok hasta idi. Doktorun tavsiyelerine uyan Ceren, babasının ilaçlarını düzenli olarak vermiş, ona özenle bakmıştı. Ayrıca, koruyucudan aldığı çiçek tohumlarını ekmiş, güzel bir bahçe oluşturmuştu. Babasının hastalığı yavaş yavaş iyileşmeye başladı. Ceren, her gün babasına özenle bakarak, hastaların iyileşmesinde sevginin ve özenin önemini öğrenmişti. Sonunda, babasının sağlığı tamamen yerine geldi. Ceren, babasına bahçede geçirdiği zamanı anlattı, çiçeklerle konuştuğu hikayeleri paylaştı, onların gizli dillerini anladığını söyledi. Babası başta şaşırsa da, kızıyla bu deneyimi paylaşmaktan büyük mutluluk duydu. Ceren'in inatçılığı onu bu büyülü yere götürmüş, sevgi ve özeniyle ise babasının iyileşmesine katkıda bulunmuştu. Ceren, sağlıklı olmak için dinlenmenin ve doktorun tavsiyelerine uymanın önemini öğrenmişti. Ayrıca, tüm canlılara sevgiyle yaklaşmanın mutluluk verdiğini ve herkesin mutlu bir hayat yaşamayı hak ettiğini anlamıştı. O günden sonra Ceren, hem kendi bahçesinde hem de kalbinde, büyülü bahçenin güzelliğini sonsuza dek yaşattı. Hayatı, sevgi, umut, neşe ve sağlıkla doluydu. Her şeyden önemlisi ise söz dinlemenin ve sağlıklı yaşamanın önemini öğrenmişti.