Zeynep Su, altı yaşında, neşeli ve meraklı bir kızdı. Bugün ailesiyle birlikte büyük bir pikniğe gidiyordu. 'Harika olacak!' diye düşündü Zeynep Su, heyecanla sepetini hazırlarken. Annesi ona temiz bir havlu, güzel bir masa örtüsü ve parlak renkli tabaklar koymasına yardım etti. 'Pikniğe giderken temizliğe dikkat etmeliyiz Zeynep Su,' dedi annesi. 'Ellerimizi sık sık yıkamalı, yiyeceklerimizi de temiz bir şekilde yemeliyiz.' Zeynep Su, annesinin sözlerini dikkatle dinledi. Hijyenin önemini biliyordu çünkü annesi ona sık sık temizliğin hastalıklardan korunmada ne kadar önemli olduğunu anlatmıştı. Sepet hazır olduğunda, Zeynep Su'nun babası onu kucaklayarak arabaya bindirdi. Yol boyunca, Zeynep Su pencereden dışarı bakıp, uçan kuşları, koşan koyunları ve rengarenk çiçekleri izledi. Sonunda, geniş bir çayıra ulaştılar. Çimenler mis gibi kokuyor, güneş de hafifçe parlıyordu. Aile, çimenlerin üzerine masa örtüsünü serdi ve sepetten yiyecekleri çıkardı. Lezzetli sandviçler, sulu meyveler, nefis kurabiyeler ve soğuk içecekler vardı. Zeynep Su, yemek yerken dikkatli bir şekilde ellerini yıkadı ve masaya doğru gitti. Annesi, 'Önce ellerini iyice yıkayalım canım' demişti. Zeynep Su, yanındaki küçük bir dere kenarına gidip, ellerini bol su ve sabunla iyice yıkadı. Sonra, temiz elleriyle kurabiyelerinden birini aldı ve afiyetle yedi. Diğerleri de aynı özeni göstererek yiyeceklerini yedi. Piknik esnasında Zeynep Su, etrafı keşfederken, çimenlerin arasında parlak bir şey gördü. Yaklaştığında, bunun eski, ahşap bir sandık olduğunu fark etti. Sandık hafifçe açıktı ve içinden güzel bir parıltı geliyordu. Zeynep Su, yavaşça sandığı açtı. İçinde, küçücük, büyülü bir piknik sepeti vardı! Sepeti açtığında, içinde birbirinden lezzetli, daha önce hiç görmediği yiyecekler vardı. Üstelik, sepetin içinde küçük bir not vardı. Notta şöyle yazıyordu: 'Bu büyülü piknik sepeti, temizlik ve düzenliliğe önem verenlere güzel hediyeler sunar.' Zeynep Su çok şaşırdı. Büyülü sepeti dikkatle inceledi. Sepeti açtığında, her açılışta, farklı, harika yiyecekler ortaya çıkıyordu. Bu, Zeynep Su için çok eğlenceli bir sürpriz olmuştu. Ailesiyle birlikte bu büyülü piknik sepetindeki lezzetli yiyecekleri paylaştılar. Zeynep Su, o gün temizliğin ve düzenliliğin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamıştı ve büyülü piknik sepetindeki lezzetli yiyecekleri paylaşmanın keyfini de çok fazla yaşamıştı. Piknik sepeti, sadece temiz ve düzenli olanlara güzel yiyecekler sunuyordu, bu da Zeynep Su'ya hijyen konusunda güzel bir ders olmuştu. Güneş batmaya başlayınca, aile piknik alanını temizledi. Zeynep Su, tüm çöpleri çöp torbalarına koydu. Annesi, 'İyi iş Zeynep Su, doğayı korumamız çok önemli,' dedi. Aile, mutlu ve yorgun bir şekilde eve döndü. Zeynep Su, o gün öğrendikleriyle ve yaşadığı eğlenceli deneyimle uykuya daldı. Artık biliyordu ki, temizlik ve hijyen sadece hastalıklardan korunmak için değil, aynı zamanda büyülü anlar yaşamak için de çok önemliydi. Ve elbette, paylaşmak her zaman daha güzeldi. O gece, rüyasında bile rengarenk yiyecekler ve büyülü piknik sepeti vardı. Ertesi gün, Zeynep Su, okulda arkadaşlarına piknik macerasını ve büyülü sepetini anlattı. Arkadaşları da ona katılıp, temizliğin ne kadar önemli olduğunu öğrendiler. O günden sonra, Zeynep Su ve arkadaşları, hep birlikte piknik yapmaya ve doğayı koruyup temiz tutmaya özen gösterdiler. Ve böylece, Zeynep Su'nun büyülü piknik sepeti hikayesi, temizlik ve paylaşmanın önemini anlatan bir masal olarak kuşaktan kuşağa aktarıldı. Her çocuk, bu hikayeyi dinleyip Zeynep Su gibi temizliğe ve düzene önem vermeye başladı.