Nisa ve Büşra, birbirlerine çok bağlı iki arkadaştı. Her gün birlikte oyunlar oynar, sırlarını paylaşır, deniz kıyısında saatlerce vakit geçirirlerdi. Bir gün, deniz kenarında keşfettikleri eski bir sandıkta, parıltılı bir elma buldular. Elma, güneş ışığında adeta parıldıyordu. 'Bak Büşra, ne kadar güzel!' diye haykırdı Nisa. Büşra'da 'Gerçekten de çok güzel, sanki sihirli gibi' dedi. Elmaya dokundukları anda, garip bir ışık onları sardı. Gözlerini açtıklarında, kendilerini deniz kızları olarak buldular! Uzun, parlak pullarla kaplı kuyrukları, denizde yüzmek için mükemmeldi. Başta korktular ama sonra, deniz altında yeni bir dünyanın kapılarının açıldığını fark ettiler. Renkli balıklar, mercan kayalıkları ve mücevherlerle dolu mağaralar… Her şey bir masal gibiydi. Ama ne yazık ki, bu sihirli dünyanın da tehlikeleri vardı. Kötü niyetli bir deniz canavarı, onlara yaklaşmaya başladı. Canavar, 'Benimle gelin, yoksa sizi yiyip bitireceğim!' diye tehdit etti. Büşra çok korktu, ama Nisa cesurca karşılık verdi. 'Seni asla dinlemeyeceğiz!' diye bağırdı. Canavar, kızlara doğru saldırmaya başladı. İşte o sırada, Nisa'nın cebinden düşen elmanın bir parçası suya düştü. Elmanın parçası, büyülü bir ışıldamayla parlayarak canavarı uzaklaştırdı. Canavar, korkuyla kaçarken, Nisa ve Büşra güvenli bir şekilde kıyıya doğru yüzmeye başladılar. Kıyıya vardıklarında, elmanın küçük bir parçası ellerinde kalmıştı. Elmaya dokunduklarında, tekrar insan oldular. Nisa ve Büşra, başlarından geçenleri anlattılar. O sırada, yakındaki bir balıkçı teknesinde, elmayı tanıyan yaşlı bir adam vardı. Yaşlı adam, elmanın, yalnızca iyi yürekli ve birbirlerine bağlı kişilere sihirli güçler verdiğini, kötülere karşı ise onları koruduğunu anlattı. Yaşlı adam, Nisa'nın cesaretinden ve Büşra'nın dostluğundan çok etkilendi. 'Siz, çok özel bir bağa sahipsiniz' dedi. 'Bu elma, bu bağlılığınızın bir sembolü olsun.' dedi. Yaşlı adam, Nisa’ya da elmanın küçük bir parçasını verdi. Nisa, bu parçayı her zaman yanında taşımaya karar verdi. Bir süre sonra, Nisa ve Büşra’nın hikayesi tüm köyde duyuldu. Nisa'nın cesareti ve Büşra'nın dostluğu, herkes tarafından takdir edildi. Nisa, köyün en yakışıklı genci Elma ile tanıştı ve aralarında güzel bir aşk başladı. Elma, Nisa’nın cesaretine ve iyiliğine hayran kalmıştı. Kısa bir süre sonra da evlendiler. Düğünleri köyün en güzel düğünü oldu. Köy halkı, Nisa ve Elma'nın mutluluğuna ortak oldu. Nisa ve Elma mutlu mesut yaşadılar ve zamanla güzel bir çocukları oldu. Mutlulukları, sihirli elmanın getirdiği mutluluğun çok ötesindeydi. Çünkü onların mutluluğunun temeli, gerçek dostluk ve sevgiydi. Bu hikaye, Nisa ve Büşra'nın dostluğunun önemini, cesaretin gücünü ve kötülüğe karşı iyiliğin zaferini gösteriyor. Aynı zamanda, gerçek sevginin ve bağlılığın getirdiği mutluluğun da bir sembolüdür. Nisa ve Elma'nın mutlu evlilikleri, çocukları ve birlikte geçirdikleri her an, hikayenin en güzel öğreticidir.