Ceyda, güneş gibi parlak gülücükleriyle bilinen neşeli bir kızdı. Saçları altın sarısı, gözleri ise gökyüzünün masmavi tonundaydı. En çok sevdiği şey ise, 'Ahmet' adındaki sevgili kocasıyla vakit geçirmekti. Ahmet, Ceyda'nın kahkahalarını seven, ona her zaman destek olan, sevgi dolu bir adamdı. Birlikte, 'Büyülü Bahçe' adını verdikleri küçük, ama şirin bir evlerinde yaşıyorlardı. Bu bahçe, sıradan bir bahçe değildi. Çiçekleri her gün farklı renklerde açar, ağaçlar ise türlü türlü meyvelerle doluydu. Ceyda ve Ahmet, bahçelerini birlikte büyütür, her bitkiye özenle bakarlardı. Bir gün, Ceyda bahçede oynarken, küçük, parıldayan bir taş buldu. Taş, elinde ılık bir ışık saçıyordu. 'Bu ne acaba?' diye düşündü Ceyda. Aynı anda, bahçenin derinliklerinden bir ses duyuldu. 'Merhaba Ceyda! Ben Bahar Perisiyim. Bu taş, dilek taşı. Tek bir dileğinizi gerçekleştirebilir.' Ceyda gözlerine inanamadı. Bir dilek! Ne dilemeliydi? Annesini mi özlemeliydi? Yeni bir oyuncak mı istemeliydi? Yoksa... 'Ahmet'le sonsuza dek mutlu yaşamak istiyorum!' dedi Ceyda heyecanla. Bahar Perisi gülümsedi. 'Dileğiniz kabul edildi. Ama unutmayın, mutluluk, sadakat ve doğruluk üzerine kuruludur. Bu değerleri koruduğunuz sürece, mutluluğunuz sonsuza dek sürecektir.' Ceyda'nın kalbi sevinçle çarpıyordu. O günden sonra, Ceyda ve Ahmet'in hayatı daha da güzelleşti. Bahçeleri daha da büyüdü, meyveleri daha lezzetli oldu. Ancak, bir gün, kötü kalpli bir büyücü, Büyülü Bahçe'yi ele geçirmeye çalıştı. Büyücü, Ceyda ve Ahmet'i birbirine düşürerek bahçeyi ele geçirmeye çalıştı. Büyücü, 'Ahmet'e, Ceyda'nın onu aldattığını söyleyen yalan haberler yaydı. Ama Ahmet, Ceyda'ya olan sevgisine ve güvenine sahipti. Ceyda'nın doğruluğundan ve sadakatinden asla şüphe etmedi. Büyücünün yalanlarına aldırmadan, Ceyda'nın yanına gitti. 'Sevgilim, bunların hepsi yalan!' dedi Ahmet. 'Sana olan sevgim sonsuza dek sürecek.' Ceyda'nın gözleri doldu. Ahmet'in sadakati ve sevgisi, büyücünün karanlık büyüsünü kırdı. Büyücü, gücünü kaybetti ve kayboldu. Ceyda ve Ahmet, birlikte, Büyülü Bahçeleri'ni daha da güzel bir hale getirdiler. Her gün, birlikte çalışarak, bahçelerini korudular ve büyüttüler. Çiçekler daha parlak açtı, ağaçlar daha fazla meyve verdi. Ceyda ve Ahmet, birbirlerine olan sevgileri ve sadakatleriyle, Büyülü Bahçe'yi sonsuza dek korudular. Bu olaydan sonra, Ceyda ve Ahmet, sadakatin ve doğruluğun önemini herkese anlattılar. Çünkü biliyorlardı ki, gerçek mutluluk, bu değerlere sahip çıkmakla mümkündü. Onların hikayesi, bütün çocuklar için bir örnek oldu. Sevginin, sadakatin ve doğruluğun gücünün, en güçlü büyücülere karşı bile zafer kazanabileceğini gösterdiler. Ceyda ve Ahmet, sonsuza dek mutlu yaşadılar ve Büyülü Bahçeleri, sevgi ve neşeyle doldu. Her yıl, bahçelerinde bir festival düzenler ve bütün çocukları davet ederlerdi. Bu festivalde, çocuklar oyun oynar, şarkılar söyler ve Ceyda ile Ahmet’in aşk hikâyesini dinlerlerdi. Ve böylece, Ceyda ve Ahmet’in aşk hikayesi, kuşaktan kuşağa aktarılarak, sevgi, sadakat ve doğruluğun önemini hatırlatmaya devam etti.