Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, engin denizlerin dibinde, hiç çocuğu olmayan Ali Bey ve Zeynep Hanım yaşarmış. Derin bir özlemle çocuk sahibi olmayı diledikleri için, bir gün gizli bir güçlere sahip, yaşlı bir cadıyı ziyaret etmişler. 'Hoş geldiniz, ne için geldiniz, sorun nedir?' diye sormuş cadı. Ali Bey ve Zeynep Hanım, içlerindeki derin arzularını anlatmışlar. Cadı, 'Tamam, size bir büyü yapacağım. Ali Bey, siz dışarıda bekleyin' demiş. Ali Bey dışarı çıkınca, cadı Zeynep Hanım'a bir büyü yapmış ve 'Evet, büyüyü yaptım. Şimdi eve gidebilirsiniz' demiş. Zeynep Hanım, 'Ama hiç bir şey olmadı ki!' diye karşılık vermiş. Cadı ise, 'Merak etme, bir ay sonra bir bebeğiniz olacak' diye cevaplamış. Ali Bey, cadıya parasını vermiş ve Zeynep Hanım ile birlikte eve dönmüşler. Bir ay sonra, Zeynep Hanım ve Ali Bey'in bir bebekleri olmuş. Ama bu bebek, ne annesi gibi kızıl renkte, ne de babası gibi yeşil renkteydi. Bebek, simsiyah bir balıktı! Daha önce Denizler Ülkesi'nde hiç siyah bir balık doğmamıştı. Çok şaşırmışlar ama bir şey yapamamışlar. Cadıya geri dönmeye çalışmışlar, ancak cadı orada yokmuş. Zeynep ve Ali, çocuklarına 'Boncuk' adını vermişler. Yedi yıl geçmiş, Boncuk yedi yaşına gelmiş. Ama hep mutsuzmuş. Dışarı çıkmak istemiyormuş çünkü dışarıda, Melisa adında, çok güzel bir kız çocuğu varmış ve Melisa, Boncuk'la hep dalga geçiyormuş. 'Sen çok çirkinsin, sen siyah bir balıksın!' diye alay ediyormuş. Bir gün, Melisa Boncuk'a 'Senle ben bir yüzme yarışına girelim' demiş. Boncuk, 'Tamam, eğer yarışı ben kazanırsam, bir daha benimle siyah olduğum için dalga geçmeyeceksiniz ve benimle oynayacaksınız' demiş. Melisa, 'Tamam, eğer ben kazanırsam, dört hafta boyunca benim istediklerimi yapacaksın' demiş. Boncuk teklifi kabul etmiş ve 'Yarın yüzme yarışını saat on bir buçuğa yapacağız' demiş. Melisa, 'Tamam' demiş ve her ikisi de evlerine gitmiş. Akşam olmuş, Boncuk babasıyla birlikte yüzme yarışına çalışmış. Yarış saati gelmiş. Boncuk ve Melisa, bütün güçleriyle yüzmüşler. Ve yarışı Boncuk kazanmış! Tam o anda, denizlerden gelen gizemli bir deniz kızı belirmiş ve Boncuk'a bir büyü yapmış. Boncuk, çok güzel, parlak pullarla kaplı, muhteşem bir balığa dönüşmüş! Melisa çok kıskanmış ve ailesiyle birlikte başka bir yere taşınmış. Taşındıkları yerde, herkes Melisa'nın kibirli ve kötü davranışlarından dolayı onunla dalga geçmeye başlamış. Ama Boncuk'la artık kimse dalga geçmiyormuş. Boncuk, ailesiyle birlikte Denizler Ülkesi'nde mutlu mesut yaşarmış. Boncuk'un hikayesi bize, farklılıklarımızın bizi özel kıldığını ve iyiliğin her zaman kötülüğü yeneceğini öğretiyor. Dış görünüşün değil, kalbin güzelliğinin önemli olduğunu ve arkadaşlarımızın farklılıklarını kabul etmemizin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Boncuk, zorluklarla karşılaşmasına rağmen, cesareti ve iyiliği sayesinde mutluluğunu bulmuştur. Herkesin kalbinde güzellik vardır ve herkesin kendine özgü bir değeri vardır. Unutmayalım, farklılıklar zenginliktir ve hepimiz birbirimizi kabul ederek, birlikte daha güzel bir dünya yaratabiliriz.