Berrak, beş yaşında, çok tatlı, biraz da yaramaz bir kızdı. Saçları güneşin altın rengi gibiydi, gözleri ise parlak, yaramaz bakışlarla parıldıyordu. Berrak'ın en sevdiği şeylerden biri, büyük annesinin eski ahşap sandığının içinde saklı, gizemli günlüğe bakmaktı. Günlük, deri bağcıklarıyla kaplanmış, sayfaları ise sararmış ve kırışmıştı. Büyük annesi, 'Bu günlük çok özel, Berrak,' derdi, 'içinde büyülü hikayeler var.' Bir gün, büyük annesi Berrak'a günlükten bir hikaye okudu. Hikaye, bir prensesin maceralarını anlatıyordu. Prenses, çok cesur ve yardımseverdi. Kötü büyücü tarafından büyülense de, dostlarının yardımıyla büyüyü bozmuş ve krallığı kurtarmıştı. Berrak, hikayenin sonunda 'Ben de bir prenses gibi cesur ve yardımsever olmak istiyorum!' diye bağırdı. Büyük annesi gülümsedi ve 'Herkesin içinde bir prenses ya da prens gizlidir, Berrak. Önemli olan, iyiliği seçmek ve yaramazlık yapmamak. Yaramazlık yapmak yerine, yardımsever olmak ve her zaman doğru olanı yapmak, seni gerçek bir prenses yapar' dedi. Berrak, büyük annesinin sözlerini dikkatle dinledi. O günden sonra, yaramazlık yapmamaya daha çok dikkat etti. Oyuncaklarını topluyordu, kardeşleriyle kavga etmiyordu ve hep doğruyu söylemeye çalışıyordu. Bir başka gün, Berrak bahçede oynarken, küçük bir kuşun kanadını kırdığını gördü. Çok üzüldü. Hemen eve koştu ve büyük annesinden yardım istedi. Büyük annesi, kuşun kanadını nazikçe sardı ve ona su ve ekmek kırıntıları verdi. Berrak, her gün kuşu ziyaret ederek, iyileşene kadar ona baktı. Kuş iyileştiğinde, Berrak'ın eline konarak mutlu bir şekilde öttü. Berrak, o an çok mutlu oldu. Gerçekten de, yardımsever olmak, içini ne kadar güzel bir duyguyla dolduruyordu. Berrak, her gün günlüğe bakarak büyük annesinin anlattığı hikayeleri hatırladı ve iyiliği seçmeye devam etti. Okulda arkadaşlarına yardım etti, oyuncaklarını paylaştı ve hep doğruyu söylemeye özen gösterdi. Bir gün, öğretmeni Berrak'ın yardımseverliğini ve uslu duruşunu görerek, onu sınıfın başkan yardımcısı olarak seçti. Berrak, çok gururlandı. Büyük annesinin sözleri doğruymuş: yardımsever olmak ve yaramazlık yapmamak, onu gerçek bir prenses yapmıştı. Berrak'ın büyülü günlüğü, onun için sadece bir günlük değildi artık; iyiliği seçmenin, yardımsever olmanın, doğru olanı yapmanın ve yaramazlık yapmamanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatan, sihirli bir rehberdi. Berrak, her geçen gün daha cesur, daha yardımsever ve daha mutlu oluyordu. Çünkü o, kalbinde taşıdığı iyilikle, kendi prensesliğini yaratmıştı. Ve biliyordu ki, gerçek prensesler taç giymezler, iyilik yaparlar. Berrak'ın hikayesi, bize her zaman iyiliği seçmemiz gerektiğini ve yaramazlık yapmamanın daha mutlu bir hayat sunduğunu gösteriyor. Çünkü yardımseverlik ve iyilik, gerçek bir prensesi ya da prensi yaratır. Ve bu, her çocuğun kalbinde saklı bir hazinedir.