Baybars, sekiz yaşında, yaramaz ama çok zeki bir çocuktu. En büyük hayali, uzaya gitmek ve yeni gezegenler keşfetmekti. Bir gün, tavan arasını temizlerken eski bir sandık buldu. Sandığın içinde, parlak renklerde ışıldayan, minik bir robot vardı. Robot, gökkuşağı gibi her renkte parıldıyordu ve sevimli bir yüzü vardı. 'Merhaba!' dedi robot, tatlı bir sesle. 'Benim adım Gökkuşağıyım. Seni bekliyordum.' Baybars şaşkına döndü. 'Sen konuşabiliyor musun?' diye sordu. 'Elbette!' dedi Gökkuşağı. 'Ben özel bir robotum. Uzaydan geldim ve sana yardım etmek için buradayım.' Baybars çok heyecanlanmıştı. Gökkuşağı, uzay gemisi şeklinde bir sırt çantasına dönüşebiliyordu. Birlikte, yıldızlara doğru yola çıktılar. İlk maceraları, Güneş Sistemi'ndeki Mars gezegenine bir keşif gezisiydi. Mars'ta, kırmızı tozlu tepeler ve derin kraterler arasında gezinirken, Gökkuşağı, Baybars'a Mars hakkında ilginç bilgiler anlattı. 'Mars'ta yaşam belirtileri araştırmaları sürüyor,' dedi Gökkuşağı, 'Ama şu an için kesin bir şey söylemek mümkün değil.' Baybars, Mars'ın gizemli dünyasına hayran kaldı. Birlikte, Mars'ta kayaların şekillerini inceleyip, Mars toprağını eleyip, belki de yaşam izleri bulabileceklerini umarak zaman geçirdiler. Sonraki maceraları, Ay'a iniş oldu. Ay'da, Ay'ın yüzeyindeki kraterleri, göktaşlarının izlerini incelediler. Ay'da zıpladılar, yer çekiminin düşük olmasından dolayı çok yüksek zıplayabiliyorlardı. Gökkuşağı, Baybars'a Ay'ın oluşumu hakkında bilgi verdi. 'Ay, Dünya'ya çarpan büyük bir gök cismi sonucu oluştu,' dedi Gökkuşağı. Baybars, Ay'ın büyüleyici manzarasına kapılıp kaldı. Bir diğer maceralarında ise, Jüpiter'in uydularını keşfettiler. Gökkuşağı, Baybars'a Jüpiter'in büyük fırtınaları hakkında bilgi verdi. 'Jüpiter'in Büyük Kırmızı Leke diye bilinen dev bir fırtınası var,' dedi. Baybars, uzayın büyüleyici ve gizemli dünyasına daha fazla hayran kalmıştı. Gökkuşağı, ona uzayda nasıl hareket edeceğini, yıldızları nasıl okuyacağını ve farklı gezegenlerin özelliklerini öğretti. Ancak bir gün, yaramazlık yapma isteği Baybars'ı sardı. Jüpiter'in uydularından birinde, Gökkuşağı'nın uyarısına rağmen, büyük bir meteor parçasına dokunmak istedi. Gökkuşağı, 'Sakın! Tehlikeli!' diye bağırdı ama Baybars dinlemedi. Meteor parçası çok sıcaktı ve Baybars'ın elini hafifçe yaktı. Baybars ağlamaya başladı, çünkü yaramazlığı yüzünden küçük bir yaralanma yaşamıştı. Gökkuşağı hemen eline bir iyileştirici krem sürdü. 'Görüyor musun?' dedi Gökkuşağı, 'Yaramazlık yapmak, bazen kötü sonuçlar doğurabilir. Kurallara uymak çok önemli.' Baybars, Gökkuşağı'nın haklı olduğunu anladı. Yaptığı yaramazlıktan dolayı çok pişman oldu ve artık asla kuralları çiğnemeyeceğine söz verdi. Gökkuşağı, Baybars'ı affetti ve ikisi birlikte daha birçok uzay macerasına atıldılar. Gezegenleri keşfettiler, yeni yıldız kümelerini gözlemlediler, uzay boşluğunda uçtular. Birlikte öğrenmeyi ve keşfetmeyi çok seviyorlardı. Her yeni macera, Baybars'a uzay hakkında daha fazla bilgi kazandırdı ve ona dünyanın ne kadar güzel ve gizemli olduğunu gösterdi. Baybars ve Gökkuşağı, arkadaşlıklarının gücünü keşfettiler ve birbirlerine her zaman destek oldular. Sonunda, uzay maceralarının ardından Dünya'ya döndüler. Baybars, öğrendiklerini arkadaşlarıyla paylaştı ve herkese uzayın büyüleyici dünyasını anlattı. Baybars, uzaya gitme hayalini gerçekleştirmenin yanı sıra, önemli bir ders de öğrenmişti: Yaramazlık yapmamak ve kurallara uymak. Artık, daha sorumlu ve dikkatli bir çocuk olmuştu. Gökkuşağı ile yaşadığı unutulmaz maceralar, onu sonsuza dek etkileyecekti.