Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir köyde yaşam süren iki genç varmış. İki genç ortaklaşa karar verip çalışma planı yapmaya başlamışlar. Bu gençlerden birinin adı Mahmut diğerinin ise Hasan’mış. Mahmut oldukça iyi niyetli ve paylaşımcı bir gençmiş. Fakat Hasan, Mahmut’a göre cimri biriymiş. Hasan’ın kurnaz, bencil ve kimseyi düşünmeyen bir yapısı varmış. Aynı şehre gideceklerinden dolayı her ikisi ortaklaşa karar vermeye başlamışlar. Hazırlıklarını tamamlayan iki genç ertesi gün yola çıkmaya başlamış. Köyün çıkışında buluşmuşlar ve şehre doğru gitmeye başlamışlar. Az gitmişler, uz gitmişler ve dere tepe düz gitmişler. Öğle vakti karınları acıkmış ve biraz soluklanarak karınlarını doyurmak amacıyla ağaç altında oturmaya başlamışlar.
Her ikisi de yanına yiyecek almış ve karınlarını doyurmak için yemek yemeye başlamışlar. Mahmut’un ekmeği beyaz iken Hasan’ın ekmeği kırmızı renkliymiş. Hasan çok kurnaz biri olduğu için Mahmut’a dönerek ‘‘İkimizin de bir ekmeği var, gel kırmızı ekmeği ilk önce yiyelim’’ demiş. Beyaz ekmeği akşama doğru acıkırsak o zaman yemeye başlarız demiş. Bir ağacın altında oturarak Mahmut’un getirmiş olduğu ekmek, domates, salatalıkları yemeye başlamışlar. İyice dinlendikten sonra yola devam etmişler.
Mahmut Hasan’a dönerek ‘‘Hava kararmaya başlıyor yemeği yiyelim mi?’’ diye sormuş. Hasan, yolun daha uzun olduğunu ve artık ayrılmak durumunda olduğunu ve aç olmadığını söylemiş. Mahmut Hasan’ın davranışlarına tam manasıyla bir anlam veremezken yoluna devam etmiş. Birdenbire yağmur bulutları gökyüzünü kaplamaya başladığı sırada yağmurun yağacak olduğunu fark eden Mahmut orada kalmanın doğru olacağını düşünerek kalmış.
Geceyi bulduğu bir mağara içerisinde geçirmek zorunda kalan Mahmut’un tam uyuyacağı sırada içeriye bir kurt girmiş. Kurt girdiğini gördüğünde çok korkmuş olsa da başını indirerek sessiz şekilde beklemeye devam etmiş. Tekrardan bir gıcırtı işiten Mahmut kafasını kaldırdığı sırada bu seferde içeriye bir tilkinin girdiğini fark etmiş.
Tilki ve Kurt mağaradan çıktıktan sonra hemen çobanın yanına giden Mahmut, duyduğu her şeyi ona anlatmış. Çoban koyunlarının kurt ve tilkiye yem olmamasına sevinerek bu haberi kendisine veren Mahmut’a bir miktar para vermiş. Mahmut, çobanın verdiği para ile karnını doyurmak için güzel bir lokantaya gitmiş. Lokantada yemek yerken, Hasan’ı dışarıda yaralı bir halde görmüş ve lokantanın camından seslenerek Hasan’ı içeri davet etmiş.
Hasan üzgün ve utanarak içeri girmiş ve Mahmut’un yanından ayrıldıktan sonra bir tilki ve kurdun ona saldırdığını, aç ve susuz kaldığını söylemiş. Başını öne eğerek: ‘‘Seninle söz verdiğim halde ekmeğimi paylaşmadım, başıma bunlar geldi. Çok utanıyorum, çok özür dilerim’’ demiş. Mahmut arkadaşının omzuna elini atarak: ‘‘Canın sağ olsun, ne olursa olsun sen benim dostumsun. Bir daha böyle bir şey yapma lütfen’’ diyerek garsona bir tabak daha yemek getirmesini söylemiş. Mahmut ve Hasan karınlarını doyurduktan sonra yollarına beraber devam etmişler. O günden sonra Hasan bir daha hiç cimrilik yapmamış.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.