Evvel zaman içinde kalbur saman içinde uzak mı uzak diyarlardan birinde yaşayan bir aile varmış. Aile geçimini tarlalarındaki mısırlardan kazanırmış. Ailenin babası olan Ali çok çalışkan bir çiftçiymiş. Ali ekinlerine gözü gibi bakar ve gün içerisinde mutlaka tarlasıyla ilgilenirmiş. Günlerden bir gün Ali tarlasına giderken oğlu Hasanı da yanında götürmüş. Hasan ve Ali tarla ile ilgilenirken o da ne! Ekinlerin bir kısmının zarar gördüğünü fark etmişler. Hasan babasına ‘’Babacığım ekinlerimiz yenilmiş gibi kim girmiş olabilir ki?’’ demiş.
Babası ‘’Bu insan işi değil evlat. Kuşlar veya türlü hayvanlar zarar vermiş olabilir. Buraya bir korkuluk gerekiyor.’’ Demiş. Hasan ‘’Korkuluk mu? O nedir babacığım?’’ diye sormuş. Ali oğluna dönüp ‘’ Ürünlerimizi kuşlardan ya da çeşitli hayvanlardan korumak için insana benzer bir kukla oğlum’’ yanıtını vermiş. Hasan ‘’İnsana benzediği için bu şekilde kuşlar ve hayvanlar girmeyecek mi tarlamıza? Bu çok güvenli olur babacığım hemen yapalım’’ demiş ve gün içerisinde Ali oğluyla birlikte korkuluk hazırlayıp, tarlaya dikmişler.
Tarlanın tam ortasına diktikleri korkuluğa Hasan, Sarman adını vermiş. Sarman dikildikten sonra uçsuz bucaksız tarlada keyifle yaşıyormuş. Gün doğarken güneşe merhaba diyip, akşamları yıldızlarla iyi geceler eşliğinde kapatıyormuş. Gel zaman git zaman sarman sanki tarlanın bir kralıymış gibi hissetmeye başlamış. Hele samandan sarı saçları rüzgarda uçuşurken, kuşlar ondan korkuyla kaçtığında sarman kendini çok cesur hissediyormuş. Zaman geçmiş, günler günleri kovalamış ve Sarmanın canı epeyce sıkılmaya başlamış. Sarman kendi kendine düşünürken ‘’Uçsuz bucaksız bir tarlayı da korusan arkadaşın olmayınca bir anlamı kalmıyor. Çok sıkılıyorum artık burada hiç arkadaşım yok’’ diye içerlenmiş.
Sarmanın keyif dolu günleri geri de kalırken sıkılması artık geçmek bilmiyormuş. Günlerden bir gün beklenmedik bir şekilde sarmanın omzuna yavru bir kuş konmuş. Sarman hayretle yavru kuşa doğru bakmış. Yavru kuş ise korku dolu gözlerle sarmana bakmış. Sarman bu duruma çok sevinip ‘’Korkma benden sana asla zarar gelmez’’ demiş ama yavru kuş korku dolu gözlerle hala sarmana bakıyormuş.
Sarman yavru kuşa dikkatlice bakmış ve bir kanadının yaralanmış olduğunu görmüş. Bu duruma çok üzülen Sarman ‘’İstersen iyileşene kadar burada kalıp benimle arkadaş olabilirsin. Hem hiç arkadaşım yok benim, herkes benden korktuğu için yanıma yaklaşmıyor ama aslında ben sadece tarlayı korumak için görevlendirildim.’’ Demiş.
Yavru kuş, Sarmanın samimiyetine inanıp cıvıldamış ve ona arkadaşlığını kabul ettiğini gösteren bir şekilde bir gülümsemiş. Günler geçmiş ve Sarman ile yavru kuş sıkı bir arkadaşlık kurmuşlar. Her sabah birlikte keyifle sohbet ediyorlarmış. Ancak akşamlar her ne oluyorsa yavru kuşa bir hüzün çöküyormuş.
Sarman ilk başlarda yavru kuşun bu halini görüp üstüne gitmek istemediği için sormamış ancak daha sonra dayanamayıp bir gece yavru kuşa ‘’Neden akşamları mutsuz oluyorsun. Yoksa benimle arkadaşlık etmekten memnun değil misin?’’ diye sormuş.
Yavru Kuş ‘’Senin arkadaşlığını çok seviyorum, mutsuz olmamın nedeni bu değil’’ diyince Sarmanın içi rahatlamış ve tekrardan sormuş ‘’Neden mutsuzsun peki?’’ demiş.
Yavru Kuş ‘’ Annemi, babamı, kardeşlerimi ve arkadaşlarımı çok uzun zamandır görmüyorum ve onları çok özledim Sarman’’ demiş.
Sarman kuşun bu cevabından sonra ‘’Onlarda seni arıyorlardır. Neden onlara seslenmiyorsun?’’ demiş.
Yavru Kuş ‘’ İyi ama sen buradayken hiç biri buraya yaklaşmaz ki… Senden korktukları için bu tarlaya gelmezler’’ demiş.
Sarman düşünmüş ve ‘’Onlara benimle arkadaş olduğunu ve benden korkmamaları gerektiğini söylersen belki onlarda gelirler.’’ demiş.
Yavru Kuş, Sarmanın bu fikrini beğenmiş ve gün ayarken var gücüyle cıvıldamaya başlamış. Bir süre sonra gökyüzünde kuş sürüsü belirmiş ancak tarlaya yaklaşmaya halen cesaretleri yokmuş.’’
Sarman, yavru kuşu cesaretlendirip ‘’ Biraz daha cıvılda, yüksek sesle onlara arkadaş olduğumuzu ve buraya geldiklerinde onlara zarar vermeyeceğimi hatta hepsiyle çok tanışmak istediğimi söyle’’ demiş.
Yavru Kuş bütün gücüyle bir kez daha cıvıldamış ve bir anda kuş sürüsü Sarmanın etrafına dizilip neşeyle dans etmişler.
Sarman bundan çok keyif almış ve o sırada anne ve baba kuş Sarmanın sağ ve sol omzuna konmuş. Ona teşekkür edip, yavruları yaralandığı için götürmeleri gerektiğini söylemişler.
Bu duruma üzülen sarmanı gören anne kuş ‘’Merak etme biz seni sık sık ziyaret edeceğiz’’ demiş.
Sarmanın içini rahatlattıktan sonra yavru kuşu da alıp gökyüzünde güzel bir daire çizip yollarına koyulmuşlar.
Çok fazla zaman geçmeden daha kalabalık bir kuş sürüsüyle Sarmanın yanına gelmişler ve Sarman bu duruma çok sevinmiş. Yavru kuşta bu zaman içerisinde iyileşmiş ve hepsi birden sarmanın etrafında kanatlarını çırparak dans edip cıvıldamışlar. Neredeyse her gün sarmanı ziyaret etmeye gelmişler ve Sarmana gezip gördükleri yerleri anlatıp durmuşlar. Sarman kuşlar ne derse hayal edip sanki kendisi gitmişçesine seviniyormuş. Sarman ve kuşların arkadaşlıkları günlerce böyle devam etmiş. Ama günlerden bir gün kuş sürüsünün her zamanki gibi mutlu gelmediğini fark eden Sarman hemen sormuş. ‘’Neyiniz var böyle, neden üzgünsünüz? ‘’
Yavru kuş ‘’Bizim artık göç zamanımız geldi Sarman gitmek zorundayız.’’ Demiş. Sarman o güne kadar göç kelimesini hiç duymamış ve şaşkınlıkla bakıp ‘’Göç ne demek?’’ demiş. Yavru kuş ‘’Burası gittikçe soğumaya başladı ve yaşamamız için elverişli bir ortam değil sıcak yerlere gitmeliyiz, yaşadığın yerden başka bir yere gidip yaşamana göç denir’’ demiş.
Sarman bu duruma çok üzülmüş ve onun bu üzgün halini gören kuşlar bir şeyler yapmayı düşünmüş ve bilge kuş olan baykuşa bu durumu anlatmışlar.
Bilge kuş Baykuş güzel bir fikir sunmuş ve kuş sürüsü hemen bunu gerçekleştirmek için tekrardan Sarmanın yanına doğru yola koyulmuşlar.
Sarman kuş sürüsünü uzaktan görünce sevinmiş ama yanlarında bir şey getirdiklerini fark etmiş. Bu güzel mi güzel bir korkulukmuş. Sarman bunu görünce çok sevinmiş. Kuşlar getirdikleri korkuluğu Sarmanın yanına dikmişler. ‘’Sarman biz gelene sana yeni bir arkadaş getirdik, artık canın sıkılmayacak’’ demişler.
Sarman teşekkür edip kuşları uğurlamış ve yeni arkadaşı korkuluğa gülümsemiş.Yeni arkadaşı olan korkulukta sarmana gülümsemiş ve çok güzel bir arkadaşlık kurmaya başlamışlar. Artık Sarmanın canı hiç sıkılmıyormuş, yeni arkadaşıyla gün boyunca sohbet edip gülüyorlarmış, Sarman aynı zamanda kuşların tekrardan göç etmelerini bekliyormuş. Çünkü gittikleri yerlerde nelerle karşılaştıklarını duymak için sabırsızlanıyorlarmış. Göç zamanı yaklaşmış ve beklenen gün gelmiş, kuşlar tekrar yerlerine göç edince ilk olarak Sarmanı ziyarete gelmişler. Sarman kuşları çok özlediğini ve yeni arkadaşıyla çok iyi anlaştığını söylemiş. Kuşlar, Sarman ve yeni arkadaşı birlikte uzun bir sohbete koyulmuşlar. Kuşlar, Sarmana nereye gittiklerini ve ne yaşadıklarını anlatırken Sarman ve yeni arkadaşı da tarla da neler olup bittiğini anlatmış ve özlem gidermişler.
Sarman arkadaşlığın ne kadar önemli olduğunu çok iyi anlamış ve onlara her zaman iyi davranmış. Uçsuz bucaksız tarlanın kralı olmaktansa arkadaşlarıyla güzel vakit geçirmeyi seçmiş ve böylelikle kuşlarda onunla çok güzel bir arkadaşlık kurmuş.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.