Bir zamanlar küçük bir kırmızı tavuk varmış. Bir domuz, bir ördek ve bir kedi ile yaşıyormuş.
Hepsi, küçük kırmızı tavuğun temiz ve düzenli tutmayı sevdiği küçük şirin bir evde yaşıyormuş. Küçük kırmızı tavuk bütün gün işlerinde çok çalışmış. Diğerleri hiç yardımcı olmamış. Niyet ettiklerini söyleseler de hepsi çok tembelmiş. Domuz dışarıdaki çamurda homurdanmayı severmiş, ördek bütün gün gölette yüzermiş ve kedi güneşte mırlayarak uzanmaktan zevk alırmış.
Bir gün küçük kırmızı tavuk bahçede çalışırken bir mısır tanesi bulmuş.
"Bu mısır tanesini kim ekecek?" diye sormuş.
Domuz, bahçedeki çamurlu alanından, "Ben değil," diye homurdanmış.
Ördek göletten "Ben değil," diye vaklamış.
"Ben değil," diye mırıldanmış kedi güneşteki yerinden.
Böylece küçük kırmızı tavuk güzel bir toprak parçası aramaya gitmiş, ayaklarıyla toprağı kazımış ve mısır tanesini ekmiş.
Yaz aylarında mısır tanesi büyümüş. Önce uzun, yeşil bir sapa dönüşmüş, sonra güzel bir altın rengine dönene kadar güneşte olgunlaşmış. Küçük kırmızı tavuk, mısırın kesilmeye hazır olduğunu görmüş.
"Mısırı kesmeme kim yardım edecek?" diye sormuş küçük kırmızı tavuk.
Domuz, bahçedeki çamurlu alanından, "Ben değil," diye homurdanmış.
Ördek göletten "Ben değil," diye vaklamış.
"Ben değil," diye mırıldanmış kedi güneşteki yerinden.
"Pekâlâ o zaman, kendim keseceğim," demiş küçük kırmızı tavuk. Sapı dikkatlice kesmiş ve mısırın bütün tanelerini kabuklarından çıkarmış.
"Mısırları un haline getirmek için değirmene kim götürecek?" diye sormuş küçük kırmızı tavuk.
Domuz, bahçedeki çamurlu alanından, "Ben değil," diye homurdanmış.
Ördek göletten "Ben değil," diye vaklamış.
"Ben değil," diye mırıldanmış kedi güneşteki yerinden.
Bunun üzerine küçük kırmızı tavuk mısırı değirmene kendisi götürmüş ve değirmenciye ince ince öğütüp un haline getirip getirmeyeceğini sormuş.
Değirmenci zamanla küçük kırmızı tavuğun domuz, ördek ve kediyle yaşadığı eve küçük bir çuval un göndermiş.
"Undan ekmek yapmama kim yardım edecek?" diye sormuş küçük kırmızı tavuk.
Domuz, bahçedeki çamurlu alanından, "Ben değil," diye homurdanmış.
Ördek göletten "Ben değil," diye vaklamış.
"Ben değil," diye mırıldanmış kedi güneşteki yerinden.
"Pekâlâ," demiş küçük kırmızı tavuk. "Ekmeği kendim yapacağım." Derli toplu küçük mutfağına girmiş. Unu hamura karışmış. Hamuru yoğurmuş ve pişirmek için fırına koymuş.
Kısa süre sonra, sıcak taze ekmeğin hoş bir kokusu varmış. Evin her köşesini dolduruyor ve bahçeye çıkıyormuş. Domuz bahçedeki çamurlu alanından mutfağa girmiş, ördek göletten gelmiş ve kedi güneşteki yerini terk etmiş. Küçük kırmızı tavuk fırının kapağını açtığında hamur kabarmış ve gördükleri en güzel, en leziz görünüşlü ekmeğe dönüşmüş.
“Bu ekmeği kim yiyecek?” diye sormuş küçük kırmızı tavuk.
"Ben yiyeceğim," diye homurdanmış domuz.
"Hayır ben yiyeceğim" diye vaklamış ördek.
"Hayır sadece ben yiyeceğim" diye mırıldanmış kedi.
"Oh hayır, yiyemeyeceksiniz" demiş küçük kırmızı tavuk. “Tohumunu ektim, mısırı biçtim, un olsun diye değirmene götürdüm, ekmeği kendim yaptım. Şimdi ekmeği tek başıma yiyeceğim.” demiş.
Domuz, ördek ve kedi, küçük kırmızı tavuğun ekmeği tek başına yemesini izlemişler. Çok lezzetliymiş ve son kırıntısına kadar çok beğenmiş küçük kırmızı tavuk. O günden sonra domuz, ördek ve kedi, tavuk her çağırdığında ona yardım etmişler.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.