Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben bağda üzüm bekler iken, derede odun yükler iken, bir varmış bir yokmuş. Masalın yalanı mı olurmuş. O yalan bu yalan, fili yuttu bir yılan. Bu da mı yalan? derken; sabahleyin erken, keçiler koyunları tıraş ederken, tahta kurusu saz çalar, sıçan cirit atar iken, çıkmış bir kocakarı ortaya. En sonunda açmış ağzını yummuş gözünü. Bir laf etmiş, bir laf etmiş. Bakalım ne laflar etmiş.
Birgün, tatlı mı tatlı bir kasaba varmış. Bu kasabada bir sürü insan yaşarmış. Kasaba küçük ve renkli evlerden kuruluymuş. Kasabada herkesin sevdiği ve saygı duyduğu Hatice Abla varmış. Hatice Abla sürekli yemekler pişirir, mahalledeki insanlara verirmiş.
Yardımsever Hatice Ablanın şirin mi şirin ufak bir oğlu varmış. Oğlu annesini çok severmiş. Fakat biraz yaramaz ve haylaz olan bu çocuğun adı Yakup’muş. Yakup henüz okula yeni başlamasına rağmen çokta zekiymiş. Sabahları okula gitmeden önce Yakup’a annesi Hatice Abla bir sürü yemek hazırlarmış. Hatice Abla yemekleri hazırlarken mahalledeki diğer kişilere de fazla yaparmış. Mahalledeki herkesin karnını doyurmak istermiş.
Günlerin birinde Yakup yine çantasını hazırlayıp mutfağa gitmiş. Annesi ona börek hazırlıyormuş. Hatice Teyze, güzel börekler yaparak üzerine çörek koymuş. Bu çörekler böreğe hem lezzet hem de güzellik katıyormuş.
Yakup da börekler fırına girmeden önce başına oturmuş. Annesi ile sohbet eden Yakup, börek tepsisine her baktığında bir çörek eksiliyormuş. Yakup ne zaman kafasını çevirse, geriye dönünce hep çörek yok oluyormuş. Yakup bir terslik olduğunu anlamış. Annesi ile konuşurken aniden kafasını çevirmiş. Bir de ne görsün. Çörekleri yiyen tatlı şirin bir böcekmiş. Yakup böceğe bakmış git buradan diyerek yanında duran kitapla vurmaya başlamış.
Bu sırada bütün börekler yere devrilmiş. Sadece bununla kalmayarak böceğinde kanadı kırılmış. Böcek, cam kenarına geçmiş ve ağlıyormuş. Bütün bu olayları izleyen Hatice Teyze, Yakup’a kızmış. “ Oğlum, ne yaptın “ diye sitemler etmiş. Hatice Teyze böreklerin düşmesinden ziyade Yakup’un böceğe kötü davranmasına üzülmüş. Yakup’a dönerek, “Bak Yakup oda bir canlı, bizler gibi onunda bir kalbi var. Onu diğer canlılardan ayırmamalısın” demiş. Yakup, yaptığının hatasını anlamış. Annesine sarılmış ve özür dilemiş. Ardından eline biraz çörek alarak cam kenarındaki böceğe ikram edip onu sevmiş.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.