Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, uzak diyarlarda Altın Yaprak Ormanı adında büyülü bir yer varmış. Bu ormanda, dallarına her sabah ışıl ışıl altın yapraklar açan sihirli bir karanfil yaşarmış. İnsanlar onun sadece bir efsane olduğunu düşünse de, karanfilin adı dilden dile yayılır, her bahar ormanın kalbine doğru umut dolu insanlar yola çıkarmış. Ama kimse onu görüp geri dönememiş.
Bu masalımızın kahramanı, 8 yaşındaki Cesur adında bir çocukmuş. Cesur, adından da anlaşılacağı gibi korkusuz ve meraklı bir çocukmuş, ama bir kusuru varmış: Hep aceleciymiş. Sabırsızlığı yüzünden çoğu zaman oyunlarda kaybeder, annesinin öğütlerini dinlemezmiş.
Bir gün, köyün yaşlı bilgesi Dede Nuri, köy meydanında Altın Yapraklı Karanfil’in hikâyesini anlatmış. Cesur, bu hikâyeyi duyduğunda kalbi pır pır etmiş. Kendi kendine karar vermiş: Altın Yapraklı Karanfil’i bulup köyüne geri getirecek ve herkesin takdirini kazanacakmış. Hem de en hızlı şekilde!
Sabah olunca Cesur, sırt çantasını hazırlayıp Altın Yaprak Ormanı’na doğru yola koyulmuş. Ormana adımını attığı anda her şey büyülü bir hal almış. Ağaçlar devasa büyüklükte, yaprakları zümrüt yeşiliymiş. Kuşlar melodik şarkılar söylüyor, çiçekler Cesur’un adımlarını takip ediyormuş. Ama bir süre sonra yol, birbirine karışan patikalara dönüşmüş. Cesur, ne tarafa gideceğini bilememiş. Tam bu sırada, gözleri parlak mavi tüylere sahip bir kuşa ilişmiş. Kuş, Cesur’a bakarak cıvıldamış:
“Altın Yaprak’ı arıyorsan, acele etme; çünkü bu orman sabırsızlara kılavuz olmaz!”
Cesur, kuşu dinlemeden onun uçtuğu yöne koşmuş. Ama her seferinde kendini başladığı yerde bulmuş. Cesur iyice öfkelenmiş ve bağırmış:
“Ben Cesur’um! Her şeyi başarırım! Bana yol göster kuş!”
Kuş, gülümser gibi cıvıldamış:
“Yol, sabırla bulunur. Önce dinlen, sonra öğren.”
Cesur, sinirlenerek oturmuş. Bir süre sonra fark etmiş ki koşturmaktan etrafındaki güzellikleri görmemiş. Bir ağacın gölgesine yaslanıp derin bir nefes almış. Yaprakların arasından süzülen güneş ışıklarını izlemiş, derenin şırıltısını dinlemiş. Sabırlı bir şekilde beklerken mavi kuş yeniden gelmiş. Bu kez kanadından bir tüy bırakmış. Tüy, yere düşer düşmez altından bir patika belirmiş.
Cesur, dikkatle patikayı takip etmeye başlamış. Yol boyunca karşısına üç engel çıkmış: İlki, kökleriyle yolu kapatan dev bir ağaçmış. Cesur, önce sinirlenip ağaca bağırmış ama sonra sakinleşip düşünmüş. Yanında getirdiği çakısıyla kökleri özenle budamış. Ağaç, minnetle dallarını çekmiş.
İkinci engel, sisle kaplanmış bir köprüymüş. Cesur korkmuş, çünkü önünü göremiyormuş. Ama bu kez acele etmemiş. Sessizce beklemiş ve sisin bir süre sonra kendiliğinden dağıldığını görmüş.
Üçüncü ve son engel, bir devin nöbet tuttuğu kapıymış. Dev, Cesur’a kükremiş:
“Beni geçmek için bana bir bilmece sor, eğer bilemezsem geçmene izin veririm. Ama bilebilirsem, geri dönmek zorundasın!”
Cesur düşünmüş, bir süre sonra bir bilmece bulmuş:
“Yürür ama bacakları yoktur, şarkı söyler ama sesi yoktur. Nedir bu?”
Dev, düşünmüş, düşünmüş ama bir türlü cevap verememiş. En sonunda pes edip kapıyı açmış. “Su! Cevap su!” diye gülmüş Cesur, kapıdan geçerken.
Kapının ardında Altın Yapraklı Karanfil duruyormuş. Karanfilin etrafında altın ışıklar saçılıyormuş, yapraklarıysa birer hazine gibi parlıyormuş. Cesur, karanfilin güzelliği karşısında büyülenmiş. Ama tam o sırada karanfil konuşmuş:
“Cesur çocuk, beni buradan alıp götürmek mi istiyorsun? Ama bil ki, sabırlı olanların dünyasına aitim. Eğer beni taşırsan yapraklarım solar.”
Cesur, ilk kez gerçekten düşünmüş. Sabırsızlığı yüzünden onun güzelliğini kaybetmesine sebep olmak istememiş. Eğilip karanfile teşekkür etmiş ve kendi yoluna geri dönmüş.
Köyüne vardığında herkes ona ne bulduğunu sormuş. Cesur ise gözlerinde bir parıltıyla, “Sabır sayesinde en güzel şeylerin ortaya çıktığını,” anlatmış. O günden sonra sabırlı bir çocuk olmuş, köyde herkes onun bu değişimine hayran kalmış.
Gökten üç elma düşmüş: Biri sabırlı çocuklar için, biri masalı okuyanlar için, biri de hayal kurmayı sevenler için.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.