Günlerden bir gün eve davetiye gelmiş. Davetiye sarayda verilecek olan bir balo içinmiş. Bu baloda prens kendisine eş seçecekmiş. Üvey kız kardeşler çok heyecanlanmışlar ve prensin onlardan birisini seçebileceğini düşünmüşler. Günler öncesinden balo için hazırlık yapmaya başlamışlar. Ama o kadar çirkinlermiş, o kadar çirkinlermiş ki ne yapsalar bir türlü güzelleşemiyorlarmış. Balo akşamı geldiğinde üvey kız kardeşler baloya gitmişler.
Külkedisi mutfakta oturmuş ağlıyormuş. Birden bir kadının sesiyle ürpermiş. Çok güzel bir kadın karşısında duruyormuş. - "Neden ağlıyorsun, külkedisi?" Külkedisi ağlaya ağlaya cevaplamış: - "Ben de baloya gitmek istiyorum." Güzel kadın külkedisine: - "Üzülme, o baloya gideceksin. Ben senin iyilik perinim. Bana hemen bir bal kabağı getir." demiş. Külkedisi hemen gidip bal kabağını getirmiş. İyilik perisi elindeki sihirli değneği bal kabağına dokundurduğunda bal kabağı çok güzel bir faytona dönüşmüş. İyilik perisi külkedisine:
- "Şimdi de altı tane fare bul." Külkedisi altı fareyi de bulup iyilik perisine getirmiş. İyilik perisi değneği altı fareye değdirmiş ve fareler altı tane beyaz ata dönüşmüşler. - "Şimdi de bir fare ve altı kertenkele bulmalısın."
Külkedisi bir fare ve altı kertenkele'yi de iyilik perisini getirdikten sonra merakla beklemeye başlamış. İyilik meleği bir fareyi faytonu sürecek olan arabacıya, kertenkeleleri de arabanın arkasından gidecek olan uşaklara çevirivermiş. Artık sıra külkedisine gelmiş. Peri sihirli değneğini külkedisinin üzerindeki elbiselere değdirdiğinde külkedisinin yırtık, pırtık elbisesi birden çok güzel bir balo elbisesine dönüşmüş, ayaklarında ise camdan yapılmış ayakkabılar varmış.
İyilik perisi külkedisine artık baloya gidebileceğini, baloda dilediği gibi eğlenebileceğini, yalnız saat oniki olduğunda bunların hepsinin eski haline dönüşeceğini söylemiş. Külkedisi baloya gittiğinde bütün gözler onun üzerindeymiş. Üvey kız kardeşler külkedisini tanıyamamışlar bile, o kadar güzelmiş, o kadar güzelmiş ki...
Balodaki bütün erkekler adeta birbirleriyle yarışa girmişler külkedisi ile dans edebilmek için. Prens külkedisini görür görmez ona aşık olmuş. Bütün gece külkedisi ve prens dans etmişler. Saat on ikiyi vurmak üzere iken külkedisinin aklına iyilik perisinin söyledikleri gelmiş. Telaşla balo salonundan koşarak uzaklaşmış. Prens külkedisinin ayakkabısının bir tekini merdivenlerde bulmuş.
"Ne yapıp edip bu ayakkabının sahibini bulacağım." demiş. Külkedisi eve geldiğinde her şey yine eski haline dönmüş. Sadece ayakkabısının teki duruyormuş. Diğer tekini nerede bıraktığını hatırlayamıyormuş. Prens artık ayakkabının sahibini aramaya başlamış. Bütün evleri tek tek gezerek kızlara ayakkabıyı denetiyormuş. Fakat kimsenin ayağına uymuyormuş. Prens külkedisinin yaşadığı eve geldiğinde üvey kız kardeşler ayakkabıyı denemişler. Ayakkabının da onlara olması için dualar edip duruyorlarmış. Fakat ayakkabı diğer kızlara uymadığı gibi onlara da uymamış. Prens tam evi terk edip gidecekken evin hizmetçisi dikkatini çekmiş.
"Hanımefendi, ayakkabıyı bir de siz denemez misiniz?" Üvey kız kardeşler kahkahalarla gülmeye başlamışlar. - "O mu deneyecek." Külkedisinin güzelliği prensin gözünden kaçmamış. Külkedisi gelip ayakkabıyı denediğinde ayakkabı ayağına kalıp gibi olmuş. Prens külkedisine hemen evlenme teklif etmiş. Üvey kız kardeşler de kıskançlıklarından çılgına dönmüşler. Külkedisi ve prens evlenerek çok mutlu bir hayat sürmüş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kısmetimize.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir içeriğe yönelik izin alınması zorunludur. İzinsiz kopyalamanın tespiti durumunda uyarı verilmeksizin hukuki yollara başvurulacaktır.