Işıltı Şehri

Bir varmış, bir yokmuş. Evrenin en derin köşelerinde, ışıl ışıl parlayan bir şehir varmış. Bu şehre Işıltı Şehri denirmiş ve burada milyonlarca küçük yıldız yaşarmış. Bu yıldızların hepsi gece gökyüzünü süsler, Dünya’daki çocukların hayallerine ışık taşırmış. Ama Işıltı Şehri’nde en meraklısı, en heyecanlısı ve en maceraperesti Küçük Yıldız Mira’ymış.

Mira, henüz çok genç bir yıldız olduğu için gökyüzüne çıkıp parlamasına izin verilmezmiş. Annesi Ayla Yıldız ve babası Parlak Yıldız ona, “Henüz parlamaya hazır değilsin, Mira. Parlamak için önce sabırlı olmayı ve yıldızların bilgeliğini öğrenmelisin,” derlermiş. Ama Mira sabırsızmış. “Gökyüzünde çocuklar beni bekliyor! Onlara parlayarak mutluluk vermek istiyorum,” diye ısrar edermiş.

Mira, Işıltı Şehri’ndeki yıldız akademisinde her gün derslere katılır, gökyüzüne nasıl parlayacağını, nasıl ışığını kontrol edeceğini öğrenirmiş. Ancak bir sorun varmış: Mira, sabırlı olmayı hiç ama hiç beceremezmiş.

Bir gün Mira, derslerde çok sıkılmış ve akademiden gizlice kaçmış. Işıltı Şehri’nin merkezindeki Yıldız Kuyusu’na gitmiş. Söylenene göre, bu kuyu çok eski zamanlardan beri yıldızların güçlerini saklayan bir yerdi. Kuyuya eğilip bakan yıldızlar, gelecekteki parlaklıklarını bir anlığına görebilirmiş.

Mira kuyunun kenarına yaklaşmış, içeriye bakmış ve ne görsün! Kocaman bir gökyüzü yansıması… Ancak Mira’nın yansıması diğer yıldızlarınki gibi sakin değilmiş. Onun yansımasında ışıklar hızlıca yanıp sönüyor, bir o yana bir bu yana hareket ediyormuş. “İşte bu benim!” diye bağırmış Mira. “Ne kadar parlak ve güçlü bir yıldız olacağımı görüyorum!”

Tam o sırada kuyunun dibinden bir ses duyulmuş. “Hey, küçük yıldız, neden buradasın?” demiş bir ses. Mira korkuyla geri çekilmiş ama sonra cesaretini toplayıp, “Ben Mira’yım! Işıltı Şehri’nin en parlak yıldızı olacağım. Peki sen kimsin?” diye sormuş.

Kuyudan çıkan, yaşlı ve uzun sakallı bir yıldızmış. Adı Bilge Yıldız’mış. “Parlak bir yıldız olmak sabır ve bilgeliği gerektirir, küçük Mira,” demiş. “Ama sen galiba bunları öğrenmek istemiyorsun.”

Mira hemen karşı çıkmış: “Ben her şeyi biliyorum! Gökyüzünde nasıl parlayacağımı, ışığımı nasıl göstereceğimi çok iyi biliyorum!”

Bilge Yıldız gülümsemiş. “Peki,” demiş. “O halde sana bir fırsat. Eğer gerçekten gökyüzüne çıkmaya hazırsan, seni bugün oraya gönderebilirim. Ama bu riskli bir karar. Henüz hazır değilsen ışığını kaybedebilirsin.”

Mira hiç düşünmeden, “Hazırım!” diye bağırmış.

Bilge Yıldız, Mira’yı nazikçe elinden tutmuş ve gökyüzüne doğru kaldırmış. Mira sonunda yıldızlar arasına katılmış! Göz kamaştırıcı bir şekilde parlıyormuş. Aşağıdaki Dünya’ya bakmış ve şehirlerde uyuyan çocukları görmüş. “Ne kadar güzel!” diye fısıldamış.

Ama işler kısa sürede zorlaşmaya başlamış. Mira bir süre parladıktan sonra ışığı giderek zayıflamış. Çocukların hayalleri Mira’yı çağırıyormuş ama o bir türlü yeterince ışık gönderemiyormuş. Diğer yıldızlar onun yanına gelip, “Merak etme, Mira, ışığını kontrol etmek için biraz dinlenmelisin,” demişler.

Ama Mira dinlememiş. “Hayır! Daha parlak olmalıyım!” diye bağırmış ve tüm gücünü kullanarak ışığını yaymaya çalışmış. Ancak bu sefer ışığı birdenbire tamamen sönmüş. Mira korkuyla etrafına bakmış ama artık gökyüzünde görünmez olmuştu.

Mira, karanlık bir boşluğun içinde ağlamaya başlamış. “Ben yanlış bir şey mi yaptım?” diye sormuş kendi kendine. O sırada bir ışık belirip ona doğru yaklaşmış. Bu, Bilge Yıldız’mış. “Ah, Mira,” demiş. “Işığını kaybetmek korkutucu olabilir ama bu, öğrenmen için bir fırsat.”

Bilge Yıldız, Mira’yı Işıltı Şehri’ne geri götürmüş ve ona ışığını nasıl geri kazanacağını anlatmış. “Sabırlı olmayı öğrenmeli ve ışığını dengeli kullanmalısın. Çocuklar, sürekli parlayan bir yıldız değil, her gece düzenli olarak parlayan güvenilir bir yıldız isterler.”

Mira, o günden sonra derslerine daha fazla dikkat etmeye başlamış. Sabırlı olmayı öğrenmiş ve her gün ışığını daha da güçlendirmiş. Artık sabırsızca her şeyi hemen istemiyor, öğrenmek için zaman ayırıyormuş.

Bir süre sonra Mira, tekrar gökyüzüne çıkmaya hazır olmuş. Bu kez ışığı, hem güçlü hem de dengeli parlıyormuş. Çocuklar onun parıltısıyla mutlu rüyalara dalmış. Mira artık sabrın ve bilginin bir yıldız için ne kadar önemli olduğunu anlamış.

O günden sonra Mira, sadece gökyüzünün değil, diğer genç yıldızların da ilham kaynağı olmuş. Işıltı Şehri’nde herkes ona “Sabırlı Yıldız Mira” dermiş.

Ve Mira, her gece gökyüzünde parlayarak çocukların hayallerine umut ve mutluluk taşımış.

Gökyüzü, Mira’nın ışığıyla hiç olmadığı kadar güzelmiş.
Sonunda, Mira’nın öğrendiği ders açıkmış: Sabır ve azim, her yıldızın ışığını en parlak hale getiren şeymiş.

Ve masal burada sona ermiş.
Gökten üç yıldız kaymış; biri Mira’ya, biri çocuklara, biri de masalın dinleyicilerine…