Bir varmış, bir yokmuş. Saçlarının rengini adeta güneşin kendisinden ve gözlerini göğün yerle birleştiği en berrak yer olan ufuk çizgisinin maviliğinden alan, Şeyda isminde güzeller güzeli bir kız yaşarmış. Şeyda, tüm bu güzelliğine karşın, duygu ve düşüncelerini açıkça aktarabilen birisi değilmiş. Üzüntüsünü, öfkesini ve hatta mutluluğunu bile kendi içinde yaşamak ona doğru hissettiriyormuş. Hatta bu özelliği onun arkadaşları ve ailesi ile yaşadığı ilişkileri zorlaştırıyormuş.
Yine böyle, çok üzgün olduğu halde duygularını ifade etmediği bir günün gecesinde Şeyda, uyumak üzere yatağa yatmış. Rüyasında, uçsuz bucaksız bir çölün ortasında bulmuş kendini. Derken kumların henüz tam olarak kaplamadığı bir yol görmüş kıyıda köşede. Bu yolu takip etmeye başlamış. Yürümüş, yürümüş ve yürümüş… Ne kadar uzun süre yürüdüğünün farkında bile olmadan yolu takip etmiş ve yol sona erdiğinde aniden uyanmış.
Gördüklerinin ne anlama geldiğini anlamamış hatta pek düşünmemiş de. Sonraki gün yine normal bir şekilde gününü geçirmiş. O gün yaşadığı bazı olaylar onu çok sinirlendirmiş. Çok yakın bir arkadaşı ile kavga eden Şeyda, neden kırıldığını ve neden sinirlendiğini arkadaşına söylemek yerine bu düşüncesini içinde saklamış ve eve gitmiş. Gece olduğunda yeniden uyumak üzere yatağına yatmış ve gözlerini kapatmış. Rüyasında kendini tıpkı dün gece olduğu gibi bir çölde bulmuş. Fakat bu sefer kumlar, yolun üstünü örtmüş olacak ki, etrafta gidilecek hiçbir yer bulamamış. Ve çölün ıssızlığında bitap düşünceye dek yalnızca yürümüş. Tam düşmek üzereyken o gün tartıştığı arkadaşını görmüş ve aniden uyanmış…
Sabah uyandığında tüm bu olup bitenlerin ne anlama geldiğini sorgulamış. Aklına ilk gelen şeyi yapıp, o arkadaşını aramış ve ona rüyasını anlatmış. Ve önceki gün tartışmalarında içinde kalan ne var ne yoksa arkadaşına söylemiş. Sorunu güzelce konuşup anlaşarak çözmüş ve tatlıya bağlamışlar.
Akşam olduğunda Şeyda yeniden yatağına yatmış ve uykuya dalmış. Fakat iki gecedir yaşananın aksine bu gece rüyasında ıssız ve kötücül bir çölde değilmiş. Kendisini bulutlar üzerinde, ait olduğu prenses şatosunda görüyormuş. İşte Şeyda bu şekilde, duygularını ve düşüncelerini etrafındaki insanlarla paylaşmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu fark etmiş. “Hissetiklerimizi etrafımızdaki insanlara söylersek daha iyi anlaşabilir ve birbirimizi daha çok sevebiliriz.” diye düşünmüş kendi kendine.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.