Çok uzak diyarlarda çok güzel bir kelebek varmış. Bu kelebeğin kanatları rengarenk desenlerle doluymuş.
Pembe, mavi, sarı, yeşil… Bu kelebek çok neşeliymiş. Çiçeklere konar, şarkılar söyleyerek uçarmış.
Her sabah güneş doğduğunda gezintiye çıkar, akşam olduğunda bir çiçeğe konar ve mışıl mışıl uykuya dalarmış.
Bir gün, bu güzel kelebek yine gezintiye çıkmış ve çok yorulmuş. Güneş batınca uyumak için kendine büyük güzel bir çiçek bulmuş.
Bu çiçeğin üstüne kıvrılmış ve yıldızların altında uykuya dalmış. Sabah olduğunda, bir vızıltıyla uyanmış. Vızzz…vızzzz. Kelebek gözlerini açmış ve karşısında bir arı görmüş. Arıdan çok korkmuş ve telaşla uçmaya çalışmış. Ama o da ne! Kelebeğin kanadı çiçeğe yapışmış. Kelebek uçamıyormuş. Daha sonra arı kelebeğe doğru yaklaşmış.
Oysa ki kelebeğin kanadı arının topladığı bala yapışmış. Kelebek bir kanadını, arı da topladığı balı kaybetmiş. Kelebek ağlamaya başlamış. Arı bu duruma çok üzülmüş. Kelebeğe yardım etmek istiyormuş. Kelebekle konuşmuş ‘’Kanadının bala yapışması benim suçum. Özür dilerim. Balı orada bırakmamalıydım.
Bu yüzden sana yardım etmek istiyorum.’’ Demiş. Kelebek; ‘’Bana nasıl yardım edebilirsin ki?’’ diye sormuş üzgün bir sesle. Arı kelebeği sırtına almış ve nereye uçmak isterse artık onu oraya uçuracağını söylemiş. Kelebek ve arı sonsuza dek beraber uçarak tüm güzellikleri keşfetmişler.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.