Bir zamanlar çok fakir bir köy varmış. Bu köydeki insanlar yemek bulmakta çok zorlanıyorlarmış. Bu köyde yaşayan bir çiftçi varmış. Bahçesinde sadece lahana yetişiyormuş. Çiftçi ve ailesi tüm yıl lahana yemek zorundaymış. Çiftçinin çocukları babasına farklı şeyler yemek istediklerini söylüyorlarmış.
Çiftçi çocuklarına çok üzülüyormuş ve bir gün eşeğini de alıp yola koyulmuş. Günlerce eşeğiyle birlikte yol aldıktan sonra, nihayet kasabaya ulaşmış. Kasaba çok kalabalıkmış. Çiftçinin cebinde sadece iki altın varmış. Tüm parası buymuş. Çiftçi şeker ve çikolata satan bir dükkan görmüş. Çocuklarının çok sevineceğini düşünmüş.
Büyük bir mutlulukla dükkana girmiş. Dükkanın sahibi yaşlı bir teyzeymiş. Çiftçi, teyzeye çikolatanın ne kadar olduğunu sormuş. Dükkanın sahibi olan teyze, tanesinin beş altın olduğunu söylemiş.
Çiftçi çok üzülmüş çünkü çocuklarına çikolata alamayacakmış. Kadın çiftçiye dönmüş ve eğer isterse eşeğini ona satabileceğini, karşılığında yüz altın vereceğini söylemiş. Çiftçi düşünmüş. Bu kadar altınla ailesini mutlu edebilirmiş, onlara çeşit çeşit yiyecekler alabilirmiş ama çiftçi eşeğini satamayacağını çünkü onu çok sevdiğini söylemiş.
Çiftçi, eli boş ve üzgün bir şekilde köyüne doğru yola koyulmuş. Eşeğe binmiş, yavaş yavaş gidiyormuş. Birden eşek sarsılmış, bir şeye takılmış az daha düşüyormuş. Çiftçi eşekten inip yere bakmış bir de ne görsün! Bir sandık. İçi altın doluymuş. Çiftçi bu altınla ailesini ve tüm köyü zengin edebilirmiş. Çiftçinin eşeğine olan sevgisi sayesinde, köyde fakir kimse kalmamış.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.