Bir zamanlar huzurlu mu huzurlu bir köy varmış. Bu köyde yaşayan bir marangoz varmış. Çocuklara tahtadan oyuncaklar yaparmış. Günlerden bir gün bu marangoz tahtadan bir oyucak yapıyormuş. O sırada dükkana çok zengin görünümlü bir adam girmiş. Marangoza yakşamış ve çocuğu için ağaç ev istediğini söylemiş.
Marangoz birazcık düşünmüş, yapabilirim demiş. Daha sonra marangoz ve zengin adam yola koyulmuşlar. Zengin adamın evine varmışlar. Marangoz gözlerine inanamamış.
Hiç bu kadar büyük bi rev görmemiş. Zengin adam, ağaç evin yapılacağı ağacın yerini marangoza göstermiş. Marangoz eşyalarını kenara bırakmış ve nasıl bir ev yapacağını aklında planlamaya başlamış. Daha sonra işe koyulmuş. Günler günleri kovalamış ve sonunda marangoz ağaç evi bitirmiş. Zengin adam ağaç evi görmeye gelmiş.
Gözlerne inanamamış. Hayatında hiç bu kadar güzel bir ağaç ev görmemiş. Marangozu tebrik etmiş ve ona ücretini vermis. Marangoz büyük bir para kazanmış ve çok mutlu olmuş. O parayla ailesine güzel hediyeler almış. Marangoz bir gün dükkanında otururken yine zengi adam gelmiş. Ama bu kez aşırı öfkeliymiş. Konuşmaya başlamış;
‘’Yaptığın apğaç ev hiç sağlam değilmiş, çocuğum düştü ve bacağını kırdı! Nasıl böyle bbir şey yaparsın?’’ Zengin adam çok öfkeliymiş.
Daha sonra marangoz utançtan başını eğmiş. Çünkü marangoz daha çok para kazanabilmek için sağlam olmaan ucuz tahtalardan kullanmış. Marangoz yaptığından çok utanmış. Böyle bir şey olacağını düşünememiş. Çocuğun iyileşmesi için gereken tüm parayı vereceğini söylemiş. Anlaşmışlar.
O günden sonra marangoz, her zaman herkes için en kalliteli odunu kullanmaya başlamış. Sağlığın, paradan daha öenmli olduğunu anlamış.
Bu metin kocamanbisite.com için özel olarak yazılmıştır. Ticari maksat taşıyan tüm diğer dijital ortamlar ve basılı mecralarda kullanımı, kopyası, atıfı yasaktır. Eğitim maksatlı kullanım için her bir hikayeye yönelik izin alınması zorunludur.